Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kullanıcıya ulaşabilmek için radyo tarihinde 38 yıl, televizyon tarihinde 13 yıl ve internet tarihinde<br />
yalnızca 5 yıl geçmesi gerekmiştir.<br />
İletişim teknolojilerindeki gelişmenin itici gücünün ne olduğu sorgulandığında ise en başta askeri<br />
amaçların izine rastlanır. İnternetin başlangıçta askeri bir proje olarak gerçeklik kazanmasının gösterdiği<br />
gibi iletişim teknolojilerinin gelişmesindeki araştırma ve geliştirme harcamalarının finansmanı büyük<br />
ölçüde askeri ve dolayısıyla da kamu bütçesinden sağlanmıştır. 1990’ların sonlarına ilişkin bir veriye<br />
göre, ABD’de bilgisayarla ilgili akademik çalışmaların yaklaşık %71’i Savunma Bakanlığı desteklidir ve<br />
iletişim için belirlenmiş radyo frekanslarının yaklaşık yarısı askeri amaçlar için ayrılmıştır.<br />
İletişim tarihi konusunda daha fazla bilgi için şu kaynaklara<br />
başvurabilirsiniz: Ümit Atabek (2001), İletişim ve Teknoloji, Ankara: Seçkin Yayınevi;<br />
David Crowley ve Paul Heyer (2010), İletişim Tarihi, Çev. B. Ersöz, İstanbul: Phonix<br />
Yayınevi; Nurdoğan Rigel (1991), Elektronik Rönesans, İstanbul: Der.<br />
İ<strong>LETİŞİM</strong> ARAŞTIRMALARI TARİHİ<br />
İletişim biliminin temellerini atan araştırmaların tarihi de iletişim teknolojilerinin tarihi gibi çok eskilere<br />
dayanmaz. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 1920’lere ve o yıllarda da Amerika Birleşik Devletleri’nde<br />
gerçekleştirilen çalışmalara uzanır. O yıllarda henüz adı konulmamış bir alanda yürütülen çalışmalar daha<br />
çok disiplinler arası bir yapıdadır. İlk çalışmalar çoğunlukla fizik, matematik, siyaset bilimi, sosyoloji,<br />
psikoloji, kültürel antropoloji, dil bilimi ve örgüt yönetimi gibi alanlardan gelen akademisyenler<br />
tarafından yürütülmüştür. Araştırmalarda genel olarak içinde bulunduğu dönem itibarıyle dikkati çeken<br />
radyo ve gazeteler aracılığıyla gerçekleştirilen propaganda faaliyetleri ve bu faaliyetlerin toplum<br />
üzerindeki etkileri konu alınmıştır.<br />
1900’lerin başında özellikle sosyologlar ve kültürel antropologların çalışmaları, 1920-30’lu yıllarda<br />
ise propaganda çalışmaları ön plana çıkmıştır. Gönderici, mesaj, alıcı modeline dayanan ve iletişimi bir<br />
“süreç” olarak tanımlayan modellerle birlikte insan ilişkilerinin adet edinilmiş karakterine eğilen simgesel<br />
etkileşim yaklaşımı; iletişimin gerçeğin üretildiği, tutulduğu, tamir edildiği ve dönüştürüldüğü sembolsel<br />
süreci konu almıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle insanların savaşı destekleyemeye yönelik<br />
olarak nasıl bilgilendirileceğinin ve etki altında bırakılacağının araştırılması anlamında sosyolog,<br />
psikolog, siyaset bilimci ve gazeteciler film, radyo ve televizyona yönelik iletişim araştırmasına<br />
girişmişler ya da yönlendirilmişlerdir.<br />
Model; yaşanan dünyanın kuramsal ve basitleştirilmiş bir sunumu<br />
dur. Model ne genelleyici ne de açıklama getirici bir araç değildir. Gerçeğin ya da umulan<br />
gerçeğin eşbiçimli bir yapılanmasıdır. Doğasında ilişkiyi ortaya koymak yatar.<br />
Bu noktada ABD’de iletişim çalışmalarının başlangıcında 1910-1940’lı yıllara damgasını vuran<br />
Chicago Okulu’ndan ayrıca söz edilmelidir. Bu çerçevede de öncelikle Charles Cooley, Herbert Mead ve<br />
John Dewey’in Amerikan sosyal bilimlerine yaptıkları katkılar unutulmamalıdır. Chicago Okulu’nun<br />
temel kavramlarından biri olan “simgesel etkileşimcilik” aynı zamanda okulun adı olarak da<br />
kullanılmıştır. Simgesel etkileşimcilik, insanların simgeler; yani dil ve diğer sistemler yoluyla birbirlerini<br />
etkilemesi ve bireylerin ortak bir anlayışa ulaşması sürecini ifade eder. Onlara göre iletişim, sürekliliği<br />
olan ve içinde kültürün inşa edildiği simgesel bir süreçtir. 1930’lardan sonra ise Amerikan kitle iletişim<br />
çalışmaları içerisinde sayısal araştırma teknikleri ağırlık kazanmış ve etki araştırmaları ön plana çıkmıştır.<br />
Stanford İletişim Araştırmaları Enstitüsü yöneticisi Wilbur Schramm, 1963’te yayımlanan “The<br />
Science of Human Communication (İnsan İletişiminin Bilimi)” adlı kitabında iletişim araştırmalarının<br />
“kurucu babalarından” söz eder. Bu dört kişiden ilki siyaset bilimci ve Nazi popagandasının insanlar<br />
üzerinde nasıl etkili olduğunu analiz eden Harold Lasswell’dir. Lasswell’in ikinci ünitede ayrıntılarıyla<br />
açıklanacak olan ve daha sonra da etkileri hissedilecek olan “kim, kime, hangi kanaldan, hangi etkiyle,<br />
ne der” şeklinde özetlenebilecek çizgisel iletişim modeli 1940’lara damgasını vurmuştur. Hitler’in<br />
10