Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Saussure<br />
İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure modern dilbilimin tartışmasız kurucusu olarak kabul<br />
edilmektedir. Saussure’ün modern dilbilimi oluşturan tezleri, 1907-1911 yılları arasında Cenevre<br />
Üniversitesi’nde verdiği derslerde ortaya çıkmıştır. 1913’te ölümünden sonra öğrencileri ve iş arkadaşları<br />
tarafından düzenlenen ders notları “Genel Dilbilim Dersleri” adıyla kitap olarak basılmıştır. Saussure’ün<br />
dil kuramının temel ilkeleri yapısalcılığın ve göstergebilimin gelişmesini etkilemiştir.<br />
Saussure dilin düşünceleri ifade eden bir göstergeler sistemi olduğunu ve diğer gösterge sistemleri<br />
(alfabe, yazı gibi) içinde en önemlisi olduğunu vurgulamıştır. Dili incelerken üç önemli ayrıma işaret<br />
etmiştir:<br />
• Dil (la langue) ve söz (parole) ayrımı,<br />
• Gösterge (işaret) kavramının ikili bir yapıya (gösteren/gösterilen) sahip olması,<br />
• Eş-süremli (synchronic) ve art süremli (diachronic) dil analizidir.<br />
Saussure’ün birinci ayrımı dil (la langue) ve söz (parole) üzerinedir. Saussure’de dil olgusu toplumsal<br />
bir yapıya işaret eder. Söz ise bireyin söylediklerinin toplamıdır. Sasussure düşüncesinde dilbilimin temel<br />
araştırma konusu dilin yapısı; yani langue’dir. Dil üstündeki ortak kodlar toplumsal uzlaşma ile oluşur.<br />
Diğer bir deyişle bizim masaya masa, koltuğa koltuk dememiz için mantıksal bir neden yoktur. Bu<br />
tercihlerimiz keyfi (arbitraray)’dir. Ancak bu keyfilik, mantıksal bir neden sonuç ilişkisi olmaması ve<br />
toplumsal uzlaşmaya dayalı olması anlamına gelmektedir. Ellis ve Coward (1985) Saussure düşüncesinde<br />
dilin toplumsal uzlaşmaya dayalı olmasını şöyle açıklar: “Doğadaki hiçbir şey belli bir gösterenin belli bir<br />
gösterileni telaffuz etmesini gerektirmez. Belirli bir sesle onun kavramı arasında hiçbir doğal bağ yoktur;<br />
çünkü gösterilenleri fiziksel olarak taklit etmesi gereken sesler bile dilden dile farlılık gösterir. Gösterge,<br />
gösterenle gösterilen arasındaki eşdeğerlik ilişkisinin toplumsal olarak yerleşmesinde,<br />
kurumsallaşmasında meydana gelir”.<br />
Gösterge kavramı işaret olarak da isimlendirilir. Saussure’de gösterge, ses imgesi ve bir kavramı<br />
işaret eden sözcükten oluşur. Saussure, göstergeyi gösteren (signifier) ve gösterilen (signified) olarak<br />
ikiye ayırır. Gösteren, bir kavramı işaret eden ses imgesidir. Örneğin kedi göstergesindeki k–e-d–i<br />
harflerinden oluşan ses gibi. Gösterilen ise zihnimizde kediyle ilgili toplum tarafından üzerinde uzlaşılmış<br />
imajdır. Toplumsal uzlaşıya göre kedi isimli hayvan tüylü ve yumuşaktır ve bizim toplumumuzda<br />
“nankör” olarak da bir imaja sahiptir.<br />
Saussure’ün kullandığı ancak geliştirmediği bir kavram da gönderge (referent) kavramıdır. Gönderge,<br />
kedi örneğindeki tüylü, yumuşak hayvan yerine daha farklı anlamların oluşmasıdır: kötü bakışlı hayvan,<br />
tiksinç hayvan, muhteşem güzel hayvan, vefalı hayvan gibi… Burada gönderge kavramıyla, bireylerde<br />
oluşan farklı anlamlar ifade edilmektedir. Gönderge kavramı daha yakın zamanlarda postyapısalcı<br />
çalışmalar tarafından geliştirilmiştir ve farklı okumalara işaret etmektedir.<br />
Saussure “gösterge”, “gösteren”, “gösterilen” ve “gönderge” kavramlarını<br />
nasıl tanımlamıştır?<br />
Saussure’de bir gösterge aynı zamanda diğer bir göstergeyle olan ilişkisiyle anlam kazanır. Bir erkek<br />
göstergesinin anlamı kadın, insan, çocuk, gibi diğer göstergelerden nasıl ayırt edildiği ile belirlenir. Ya da<br />
bazı parfüm ve kremlerin ünlü bir yüzü vardır ve bu yüz o ürünün göstergesidir. Örneğin ünlü Fransız<br />
aktris Catherine Deneuve, Channel markasının bir göstergesidir: geleneksel Fransız şıklığı. Catherine<br />
Deneuve’un anlamını belirleyen, toplumda birer gösterge olan diğer yıldızlardır. Bir Susan Hampshire<br />
fazla İngiliz tipidir, bir Twiggy ise fazla genç ve benimsediği modayı çabuk değiştiren bir imajdır.<br />
Brigdot Bardot ise aptal sarışındır (Fiske, 1996).<br />
Saussure’ün yapısalcı dilbiliminde üçüncü ayrım, eşsüremli (synchronic) ve art süremli (diachronic)<br />
dil analizi ayrımıdır. Eşsüremli dil analizi, dilin herhangi bir dilsel bir topluluk tarafından kullanılan<br />
dilin, herhangi bir zaman dilimindeki durumunun analizidir. Art süremli dil analizi ise, dilsel sistemde<br />
134