Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
üzerinde araştırmalar yapıyordum. Araştırmam sırasında süpriz bir bulgu elde ettim. Altı ay süresince iki<br />
büyük partinin oy desteği birbirine çok yakındı. Ancak seçimleri kimin kazanacağına ilişkin beklentilerde<br />
dramatik sayılabilecek bir değişim söz konusuydu. İlk anketler yapıldığında beklentiler hemen hemen eşit<br />
düzeydeydi. Ancak altı ay sonra eşdeyişle seçime iki ay kala Hristiyan Demokratların seçimleri<br />
kazanacağı yönündeki beklentilerde büyük artış oldu. Seçimlerin hemen öncesinde başa baş giden yarış<br />
çözüldü ve oy eğilimleri beklentiler yönünde değişti. Seçime iki hafta kala Hristiyan Demokratlar dört<br />
puan kazanırken, Sosyal Demokratlar beş puan geriledi. Seçimleri Hristiyan Demokratlar dokuz puan<br />
farkla kazandı.”<br />
Suskunluk sarmalı kuramında kamuoyu kavramına özel bir anlam yüklenmiştir. Kuram, toplumsal<br />
kolektiflik içinde uyumun, amaçlar ve değerler üzerinde elverişli bir katılım seviyesi tarafından<br />
sağlandığını varsayar. Bu katılım da kamuoyu olarak ifade edilir. Her bireyin üyesi olduğu kamuoyu,<br />
toplum içindeki bir ahlaki ve estetik yönelim olarak, kimsenin geri çekilemeyeceği kamu gözünden insan<br />
davranışlarının yönetilmesini sağlar.<br />
Araştırmacı, kamuoyu konusundaki yaklaşımları ise iki temel gruba ayırır: Ussallık ve toplumsal<br />
denetim. Ona göre kamuoyu toplumsal bir denetim aracıdır. Dışlanma tehditi ve korkusu, suskunluk<br />
sarmalının yaşamsal kavramlarındandır. Kamuoyu baskısına yalnızca hükümetler değil, toplumun bütün<br />
üyeleri uğrar. Bu kabuller uyarınca kavramı şu şekilde tanımlanır: “Kamuoyu, dışlanma riski<br />
tanımaksızın kamu önünde açıklanan kanaatler ya da dışlanmaktan kaçınmayı arzulayan birisinin<br />
açıklamak zorunda olduğu kanaatlerdir.”<br />
Kuram, yalnızca üyelerinin birbirlerini tanıdıkları grupların değil, toplumun da oydaşmadan<br />
(uzlaşmadan) sapan bireyleri tehdit ettiği varsayımına dayanır: Kişi, kendi görüşünün azınlıkta kaldığına<br />
inanırsa, dışlanma korkusuyla onu açıklamaktan çekinir. Çoğunluğun görüşünü oydaşma olarak kabul<br />
eder. Bu süreç içinde medya, temel bilgi kaynağı olarak aktif rol oynar. Medyanın önemli bir rol<br />
oynamasının nedeni ise insanların kamuoyunun dağılımı için baktıkları kaynak olmasıdır. Medya<br />
suskunluk sarmalını üç şekilde etkiler:<br />
• Medya hangi düşüncelerin toplumda baskın olduğuyla ilgili izlenimleri şekillendirir<br />
• Hangi düşüncelerin çoğalmakta olduğuyla ilgili izlenimleri şekillendirir<br />
• Hangi düşüncelerin bir kimse tarafından toplum önünde, soyutlanmadan söylenebileceğiyle ilgili<br />
izlenimleri şekillendirir.<br />
Baskın düşünce ortamının; eş deyişle toplumda egemen olan çoğunluğun görüşünün bireysel olarak<br />
nasıl algılandığını belirleyen iki önemli unsurdan biri medya, diğeri de kişiler arası iletişimdir. Noelle-<br />
Neumann bu durumu şöyle açıklar: “Düşünce ortamının belirlenmesi iki kaynaktan çıkar: Bireylerin<br />
kendi yaşam alanlarında anında gözlemde bulunması ve kitle iletişim araçlarının gözüyle dolaylı gözlemi.<br />
Eğer belirli bir görüş kitle iletişim araçlarını sürekli meşgul ediyorsa, bu durum, medyanın bakış açısının<br />
fazlasıyla onaylanması ile sonuçlanmaktadır.”<br />
Suskunluk sarmalı açısından “dışlanma tehdidi” önemli bir unsurdur. Noelle-Neumann bu düşünceyi,<br />
grup dinamikleri konusunda yapılan araştırmalardan elde etmiştir. Örneğin Cartwright ve Zander’e göre<br />
grup, grup normlarına aykırı davranan bireyleri önce ikna etmeye çalışır. İkinci aşamada, dışlamakla<br />
tehdit eder. Son aşamada ise gruptan dışlar. Sigara içme konusunda yapılan bir araştırma, dışlanma<br />
tehditinin varolduğunu ortaya koymuştur. Ancak suskunluk sarmalı yaklaşımına bir eleştiri olarak, aynı<br />
araştırmada tam beklenilen sonuçlara ulaşılamadığının da altı çizilmelidir. Çünkü sigara içmeyenlerin<br />
yanında sigara içme hakkını savunanlar, sözlü tehditten sonra, bu konuda konuşmaya istekli<br />
olmamışlardır. Deneysel araştırmalar da farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Moscovici’ye göre grup içerisinde<br />
bir çatışma olduğunda, grup bu çatışmayı tartışmayla gidermeye çalışmaktadır. Tartışma sonunda<br />
oydaşma sağlanmakta ya da yeni oydaşma yaratılmaktadır. Dikkat edilirse uzlaşı, tehditle değil<br />
tartışmayla sağlanmaktadır (İrvan, 1997).<br />
Suskunluk sarmalı açısından önemli bir diğer kavram da “dışlanma korkusu”dur. Noelle-Neumann’a<br />
göre televizyon sesi ve görüntüyü birlikte verdiği için daha güçlü bir araçtır. Olaylara ve sorunlara ilişkin<br />
yayınlarında büyük oranda bir türdeşlik söz konusudur. İnsanlar dışlanma korkusu nedeniyle sürekli<br />
65