You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İzleyici Merkezli<br />
Yaklaşımlar<br />
GİRİŞ<br />
Pasif izleyici; yani kitle iletişim araçlarının etkisine maruz kalan izleyici merkezli araştırmalar, 1970’li<br />
yıllara kadar iletişim alanında büyük bir egemenlik kurmuştur. Tek yönlü iletişim modelini izleyen ve<br />
insanların kitle iletişim araçlarının pasif tüketicileri olduğu fikrini taşıyan bu yaklaşımların izleyiciyi geri<br />
planda bırakması, daha sonra izleyiciyi merkez alan modellerin doğmasına neden olmuştur. Ardından<br />
izleyici merkezli yaklaşımlar önem kazanmaya başlamıştır. Bu çalışmalarda araştırmacılar, kitle iletişim<br />
araçlarının izleyicilere neler yaptığını değil, izleyicilerin kitle iletişim araçlarıyla neler yaptığını sorgular<br />
hale gelmişlerdir. İzleyici merkezli çalışmalarda izleyiciler, iletişim araçlarının etkilerine maruz kalan<br />
pasif nesneler değil, çok çeşitli gereksinimlerini karşılamak için iletişim araçlarını arayan, seçen, hangi<br />
mesajdan nasıl etkileneceğine kendisi karar veren aktif özneler olarak tanımlanmıştır. Böylece iletişim<br />
araştırmalarında odak; mesajın içeriği, etkisi ve mesajı gönderen kaynak olmaktan çıkıp bu mesajı alan<br />
izleyiciye doğru kaymıştır.<br />
İzleyici merkezli yaklaşımların günümüzde hala kullanılan önemli araştırma yaklaşımlarından biri<br />
kullanımlar ve doyumlar kuramı adıyla anılır. Bu yaklaşım, kişilerin ihtiyaçlarını ya da gereksinimlerini<br />
gidermek ve haz ya da doyum sağlamak amacıyla kitle iletişim araçlarını ve bu araçların içeriklerinin<br />
kullandıkları düşüncesi üzerine odaklanır. İzleyici merkezli yaklaşımlar arasında en çok dikkati çeken<br />
kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının kitle iletişim sürecinde toplumsal boyutu bir kenara bırakarak daha<br />
çok bireysel düzeyde psikolojik unsurlar üzerine yoğunlaşması ise eleştiri konusu olmuştur. Söz konusu<br />
eleştiriler, “aktif izleyici” tezinden vazgeçmeden yaklaşımın sorunlu yanlarını gidermeye çalışan<br />
“kullanımlar ve bağımlılık”, “kullanımlar ve etkiler”, “beklenti-değeri” gibi çeşitli modellerin ortaya<br />
atılmasına neden olmuştur.<br />
İZLEYİCİNİN AKTİFLİĞİ TEZİ<br />
İletişim araçlarının etkisine maruz kalan pasif izleyiciyi odak alan araştırmalar, 1970’li yıllara kadar<br />
iletişim alanında egemen olmuştur. Genel olarak bu araştırmalarda kitle iletişiminin hedefi konumundaki<br />
izleyicilerin, iletişim süreci içinde aktif olarak herhangi bir role sahip olmadıkları ve iletişim mesajları<br />
karşısında savunmasız ve pasif konumda kaldıkları görüşü hâkim olmuştur. Ancak 1970’lerden sonra<br />
kitle iletişiminin alıcısı konumundaki kişilerin pasif durumda olmadıklarına ilişkin araştırmalar öne<br />
çıkmaya başlamıştır. Bu araştırmalarda dilbilim, göstergebilim, kodlama, kodaçımlama, okuma gibi<br />
açılımlarla izleyicinin bir mesajı anlamlandırma yeteneği ön plana çıkarılmıştır. Aslında izleyici odaklı bu<br />
araştırmaları tetikleyen şeyin pazar araştırmaları kapsamında ele alınması gereken kullanımlar ve<br />
doyumlar yaklaşımı olduğunu belirtmek gerekir.<br />
Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı, toplum bilimlerindeki anaakım araştırma geleneğinden çıkmıştır.<br />
İnsanların medyayı neden kullandığıyla ilgilenmektedir. Bu yaklaşım okuyucu, dinleyici ya da<br />
izleyicilerin hangi iletişim araçlarını ya da içeriklerini hangi gereksinimlerle kullandıklarını ve ne gibi<br />
doyumlar sağladıklarını açıklamaya çalışır. İzleyici odaklı diğer araştırmalarda da izleyicinin bir mesajı<br />
nasıl okuduğu ve anlamlandırdığı açıklanır. Burada ortaya konulmak istenen fikir, izleyicilerin her<br />
verileni sünger gibi emen pasif alıcılar olmadığı, mesajları kendilerine uygun bir şekilde<br />
yorumladıklarıdır.<br />
85