23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımının Temelleri<br />

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının kökleri aslında 1940’lı yıllara kadar gider. Bu dönemde<br />

araştırmacılar insanların neden radyo dinleme ya da gazete okuma gibi farklı medya davranış biçimleri<br />

gösterdikleri sorusunun yanıtıyla ilgilenmeye başlamışlardır. Bu ilk araştırmalar, aslında izleyici<br />

tepkilerini anlamlı kategoriler içinde sınıflandırmaya çalışan betimleyici çalışmalardan oluşmaktadır.<br />

Örneğin Herzog, “radyo soap operalarını” dinlemeyle ilgili üç tip doyum belirlemiştir. Bunlar duygusal<br />

rahatlama, hüsnükuruntu ve tavsiye almadır.<br />

Soap opera, radyo ya da televizyon programı olarak dizi biçiminde<br />

yayınlanan dramatik kurmacalardır. Radyo tiyatrosu olarak yayınlandıkları dönemlerde<br />

sponsorluklarının sabun (soap) üreten firmalar tarafından yapılması nedeniyle bu<br />

kurmaca türüne “soap opera” adı verilmiştir. Bu tür, Türkiye’de daha çok “pembe dizi”<br />

adıyla anılmaktadır.<br />

Berelson ise insanlara neden gazete okuduklarını sormak için bir New York gazetesinin grevinden<br />

yararlanmıştır. Yanıtlar beş ana kategoride toplanmıştır. Bu kategorilere göre insanların gazete okuma<br />

nedenleri şunlardır:<br />

1. Enformasyon edinmek için okuma,<br />

2. Toplumsal saygınlık kazanmak için okuma,<br />

3. Kaçış amaçlı okuma,<br />

4. Günlük yaşam için bir araç olarak okuma<br />

5. Toplumsal bir bağlam için okuma.<br />

Bu ilk çalışmaların kuramsal tutarlılığı çok azdır. Gerçekte çoğu, gazete yayımcıları ve radyo<br />

yayıncılarının pratikte daha etkili hizmet sunabilmek için izleyicilerinin motivasyonlarını bilme<br />

gereksinimlerinden esinlenmişlerdir.<br />

Araştırma yaklaşımının gelişiminde, bir sonraki aşama, 1950’lerin sonunda başlamıştır ve 1960’larda<br />

da devam etmiştir. Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının temelleri ilk kez Elihu Katz tarafından<br />

1959’da yazılan bir makalede açıklanmıştır. Katz, bu makalesinde, iletişim araştırmalarının hep ikna<br />

konusuyla ilgilendiğini ve “medya insanlara ne yapıyor?” sorusuna yanıt aradıklarını, asıl sorulması<br />

gereken sorunun ise “insanlar medya ile ne yapıyor?” sorusu olduğunu ileri sürmüştür. Katz yaptığı<br />

çalışmalarda, izleyicilerin iletişim araçlarını kullanma nedenlerini ortaya koymaya çalışarak her<br />

kullanımın bir gereksinimi giderme amacı taşıdığını savunmuştur.<br />

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı ile 1960’lı yıllarda yapılan araştırmalar farklı tüketim ve doyum<br />

kalıplarının öncülleri olduğu varsayılan çok sayıda toplumsal ve psikolojik değişkeni tanımlamaya ve<br />

işlemselleştirmeye yönelmiştir. Örneğin Schramm, Lyle ve Parker çalışmalarında, çocukların televizyonu<br />

kullanımlarının başka şeyler yanında bireysel zihin yetenekleri ile anne-baba ve akranlarla ilişkileri<br />

tarafından etkilendiğini ortaya koymuşlardır. Gerson ise ergenlerin medyayı nasıl kullandığını öngörmede<br />

ırkın önemli olduğu sonucuna varmıştır.<br />

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı 1970’ler ve ardından 1980’lerde yeniden canlanmıştır. Toplum<br />

bilimlerindeki işlevselci paradigmadan kaynaklanan araştırmalar, medya kullanımını bireyin toplumsal ya<br />

da psikolojik doyumları açısından irdelemişlerdir. Buna göre kitle iletişim araçları diğer doyum<br />

kaynaklarıyla yarışma halindedir. Kitle iletişim araçlarından sağlanan doyumlar ise bir iletişim aracının<br />

içeriğinden elde edilebilir. Örneğin seyirci belli bir programı izleyerek doyum sağlayabilir ya da izleyicin<br />

doyumu iletişim araçlarındaki belli bir program türünü bilmekten kaynaklanabilir. Örneğin seyirci pembe<br />

dizileri izleyerek doyum elde edebilir. Doyum, genel olarak kitle iletişim aracına maruz kalmaktan;<br />

örneğin televizyon izlemekten ya da belli bir iletişim aracının kullanıldığı toplumsal bağlamdan; örneğin<br />

aile ile birlikte izlemekten de elde edilebilir.<br />

Blumler ve Katz, hem gereksinimlerin doyurulması hem de genellikle istenmeyen başka sonuçlara yol<br />

açan farklı maruz kalma kalıplarından söz etmişlerdir. Bilim insanları izleyicilerin gereksinimlerinin kitle<br />

iletişim araçları konusunda belli beklentiler oluşturan toplumsal ve psikolojik kaynaklara sahip olduğunu<br />

öne sürmüşlerdir. Buna karşılık McQuail, bu gelenekteki araştırmaların egemen duruşunu şöyle açıklar:<br />

88

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!