Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sessiz Sinema ve Çocuklar Üzerinde Etkisi<br />
1920’li yıllarda sessiz sinema Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir ilgiyle karşılanır. Örneğin 1922<br />
yılında her hafta 40 milyon bilet satılırken, 1929 yılına gelindiğinde bu rakam; iki katından fazlasına, 90<br />
milyona ulaşır. Sessiz sinemanın izleyicileri arasında çocuklar da vardır ve 14 yaşın altında 17 milyon<br />
çocuk sinemaya gitmektedir. Sinemaların içeriği ise günümüz filmlerinden farklı değildir; özellikle aşk,<br />
seks ve suç önde gelen temalardandır. Dolayısıyla Amerikalıların yeni tutkusu olan sessiz filmlerin<br />
çocukları nasıl etkileyeceği ya da onların ahlaki değerlerinde nasıl bir değişime yol açacağı daha o<br />
yıllarda kaygıyla karşılanmaya başlar. Eğitimciler, köşe yazarları, din insanları, psikologlar tarafından<br />
gündeme getirilen ve tartışmaya açılan bu konu, özel bir kuruluş olan Payne Fund tarafından<br />
araştırmacılara verilen ekonomik destekle çalışılır. 1929-1932 arasında filmlerin içerikleri, sinema<br />
izleyicilerinin özellikleri ve filmlerin etkilerini konu alan toplam 13 araştırma yapılır. Psikolog ve<br />
sosyologların öncülüğünde yapılan araştırmalarda araştırma sorusuna bağlı olarak birden fazla araştırma<br />
yöntemi kullanılır. Filmlerin içeriklerini analiz için nitel teknikler kullanılırken izleyicilerin özelliklerini<br />
ve sayısını tespit için anket yapılır. Sinema filmlerinin etkilerini ölçmek için de deneysel yöntemlere<br />
başvurulur; bireylerle görüşmeler yapılır, örnek olay çalışmaları ve anket uygulanır. 1920 ile 1930 yılları<br />
arasında gösterime giren 1500 filmin içeriği araştırıldığında on kategoride toplandığı görülür: suç, seks,<br />
aşk, gizem, savaş, çocuklar, tarih, gezi, komedi ve sosyal propaganda.<br />
Araştırma sonuçları sessiz filmlerin çocukların bilgi edinmesi, tutum değişikliği, duygu dünyaları, ruh<br />
sağlıkları ve davranışları üzerinde etkili olduğunu ortaya koyar. Etnik gruplar, ırkçılık ve toplumsal<br />
konularda çocukların fikirlerinin şekillenmesinde filmler önemli bir yere sahiptir. Irkçılık ya da farklı<br />
etnik gruplara ilişkin fikir ve tutumları, filmlerde yer alan kalıp yargıların etkisiyle oluşur. Savaş, aile<br />
hayatı, iş yaşamı, seks, romantizm, dini olgular, kadın ve erkek rolleri, aile-çocuk ilişkileri ile okul hayatı<br />
gibi gündelik yaşama ilişkin pek çok önemli davranış kalıbı ve tutumlarda sessiz filmlerin “rol modeli”<br />
olduğu ve çocuklar ile ergenlerin davranışlarında yönlendirici etkisinin olduğu görülür. Filmler çocuklara<br />
yeni fikirler vermekte, onların tutumlarını ve duygularını etkilemekte, yetişkinlerden farklı ahlaki<br />
değerler göstermelerine neden olmaktadır. Ayrıca sessiz filmleri çok izleyen çocuklarda, sağlık<br />
sorunlarına yol açtığı, uyku bozukluğu ve tedirginliğe yol açtığı tespit edilir. Dışsal dünyanın algılanması<br />
ve gündelik hayatlarının yönetilmesinde, hayalleri ve ideallerinin şekillenmesinde önemli bir aktör olarak<br />
onların hayatlarında yer almaktadır. Payne Fund tarafından desteklenerek hayata geçirilen bu araştırma,<br />
daha sonraki iletişim araştırmaları için hem kuramsal hem de yöntemsel açıdan önemli bir yere sahiptir.<br />
Çünkü medyanın etkilerini uzun vadeli çalışmanın önemi bu araştırmayla ortaya çıkmıştır. Soru formları<br />
yetersiz olmakla ve kontrol grubunun kullanılmayışı yöntemsel eksiklik olarak eleştirilse de bulguların<br />
analizindeki başarısı nedeniyle iletişim araştırmaları tarihinde bu çalışma, önemli bir yere sahiptir<br />
(Lowery and DeFleur, 1995).<br />
“Dünyalar Savaşı” ve New York’ta Panik<br />
ABD’nin New York kentindeki CBS radyo kanalında Orson Welles tarafından gerçekleştirilen “Yayında<br />
Mercury Tiyatrosu” adlı programda, 30 Ekim 1938 günü Welles, “Dünyalar Savaşı” adlı bir bilim kurgu<br />
romanından radyoya uyarlanmış bir bölümü okur ve programı şu anonsla başlatır: “Marslılar dünyaya<br />
indi ve Amerika Birleşik Devletleri topraklarını istila ediyor.”<br />
Programı dinlemekte olan milyonlarca Amerikalı, bu anonsu duyar duymaz hemen arabalarına koşar<br />
ya da buldukları ilk araçla bilinçsizce ülkeden kaçmaya yönelir. Pek çok insan da panik halinde sokaklara<br />
dökülmüş; kimileri dua etmekte, kimileri ağlamakta, kimileri de Marslılardan saklanmaya çalışmaktadır.<br />
Panik öyle büyümüştür ki, programın kapanış anonsu; yani “H.G. Wells’in Dünyalar Savaşı adlı<br />
romanından uyarlanan radyo oyununu dinlediniz” cümlesi duyulmamıştır bile. New Yorklular’a bunun<br />
gerçek olmadığını, sadece bir radyo tiyatrosu olduğunu anlatmak pek de kolay olmaz. CBS kanalı bunun<br />
bir radyo oyunu olduğu defalarca anons eder ve halktan özür diler; polis halkı evlerine dönmeye zor ikna<br />
eder. Bir bilim kurgu romanından etkileyici bir tarzda okunan bu anons, binlerce insana gerçek olmayan<br />
bir olayın paniğini yaşatır. Wells’in oyun anonsuyla insanların sokaklara dökülmesi, medyanın insanları<br />
etkileme gücünü kanıtlayan bir örnek olarak kabul görür.<br />
42