Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Özet<br />
Belirleyicilik, doğa bilimlerinde evrende bütün<br />
olup bitenlerin nedensellik bağlantısı içinde<br />
belirlendiğini öne süren görüştür. Belirleyici<br />
kuramlardan biri olan teknolojik belirleyicilik de<br />
toplumsal ve tarihsel olayları, genelde teknolojiyi<br />
özelde ise iletişim teknolojilerini merkeze alarak<br />
açıklamaya çalışır. Bu yaklaşıma göre teknoloji,<br />
toplumdan bağımsız olarak toplumu<br />
biçimlendirmektedir.<br />
20. yüzyılda yeni iletişim teknolojilerinin<br />
kullanımının yaygınlaşmasıyla iletişim<br />
teknolojisinin belirleyiciliği görüşü ön plana<br />
çıkmıştır. İletişim kuramlarında teknolojik<br />
belirleyiciliğin önde gelen temsilcileri Harold<br />
Innis ve Marshall McLuhan’dır. Onlara göre<br />
uygarlık tarihini yapan ve değiştiren iletişim<br />
teknolojisidir.<br />
McLuhan’a göre, araç insanların uzantısıdır ve<br />
her kültür çağında bilginin kaydedilip aktarıldığı<br />
araçlar kültürün karakterinin belirlenmesinde<br />
kesin bir rol oynamıştır. “Araç iletidir” savını öne<br />
süren McLuhan’a göre, araçlar içeriği ne olursa<br />
olsun, doğalarında var olan özellikleri nedeniyle<br />
etkilere sahiptir, içerik önemsizdir. Elektronik<br />
iletişim araçlarının kültürü yaygınlaştırarak<br />
dünyayı “küresel bir köye” dönüştüreceklerini<br />
öne sürmüştür.<br />
Modernleşme ve yeniliklerin yayılımı<br />
yaklaşımları da iletişim alanında teknolojik<br />
belirleyiciliğin izlerini taşırlar. Modernleşme<br />
kuramcıları, kitle iletişiminin modernleşme ve<br />
kalkınmada önemli rol oynadığını savunurlar. Bu<br />
kuramcılar, kitle iletişim araçlarının<br />
yaygınlaşmasının modernleşme ve kalkınmanın<br />
hem ölçüsü hem de itici gücü olduğunu öne<br />
sürerler.<br />
Yeniliklerin yayılımı ise yeniliklerin bir topluma<br />
nasıl sokulduğunu ve insanların bu yenilikleri<br />
nasıl benimsediklerini ya da reddettiklerini<br />
açıklamaya çalışan bir iletişim araştırmaları<br />
alanıdır. Yayılım araştırmalarında en fazla<br />
tanınan kişi Everett M. Rogers’dir. Rogers’a göre<br />
kalkınma, kişi başına daha yüksek gelir ve<br />
yaşama düzeyine ulaşabilmek amacıyla, bir<br />
toplumsal sisteme yeni fikirlerin sokularak daha<br />
modern üretim yöntemlerine ve toplumsal<br />
örgütlenmeye geçilmesidir.<br />
Küreselleşme sürecinin hız kazanmasıyla birlikte,<br />
teknolojik yeniliklerin yalnızca ülke içinde değil,<br />
uluslararasında da yayılımı araştırmalara konu<br />
olmuştur. Bazı toplumbilimciler, iletişim<br />
teknolojilerinin uluslararası ölçekteki<br />
yaygınlaşmasını iktisatçı Raymond Vernon’un<br />
geliştirdiği “uluslararası ürün yaşam devreleri”<br />
modelinden hareketle incelemişlerdir.<br />
1980’lerden itibaren iletişim araçları,<br />
bilgisayarların ve ağ iletişiminin gelişip<br />
yaygınlaşmasıyla birlikte bilişim teknolojileri ile<br />
birleşerek enformasyon ve iletişim teknolojileri<br />
terimi kullanılmaya başlanmıştır. Bu<br />
teknolojilerin egemen olduğu toplumlara da genel<br />
olarak enformasyon toplumu adı verilmiştir.<br />
Enformasyon toplumu kuramcıları, enformasyon<br />
teknolojilerinde yaşanan gelişmeleri, yeni bir<br />
çağa devrimci bir geçişi sağlayacak çarpıcı<br />
gelişmeler olarak yorumlamışlardır. Gelişmiş<br />
ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki farkı<br />
kapatacak ögenin iletişim teknolojileri olduğu<br />
düşüncesi tüm enformasyon toplumu<br />
düşünürlerinin paylaştıkları bir görüştür.<br />
Teknolojiyi toplumsal gelişme ve değişmenin<br />
merkezine koyan kuramcılar, enformasyon ve<br />
iletişim teknolojilerinin yol açtığı toplumsal<br />
yapıyı anlatmak için değişik isimler<br />
kullanmışlardır. “Endüstri sonrası toplum”,<br />
“küresel köy”, “küresel kent”, “ağ toplumu”,<br />
“kompütopya” bunlar arasındadır.<br />
Bilgi açığı yaklaşımı ise iletişim teknolojileri ile<br />
çeşitli toplum kesimlerinin bilgisi arasında<br />
bağlantı kurmakta, enformasyon kaynaklarının<br />
dengesiz dağılımına işaret etmektedir. Bu<br />
yaklaşım, sayısal teknolojilerin gelişmesiyle<br />
önem kazanmıştır. Günümüzde, bilgi açığına<br />
işaret eden sayısal eşitsizlik konusundaki<br />
araştırmalar giderek artmaktadır. Sayısal veriler,<br />
enformasyon zenginleri ve enformasyon<br />
yoksulları arasındaki uçurumun hızla açıldığını<br />
göstermektedir.<br />
Teknolojik belirleyicilik yaklaşımı, karmaşık<br />
toplumsal olguları, düzenleri ve ilişkileri yalnızca<br />
teknoloji etkenine bağlı olarak açıklamaya<br />
çalıştığı; teknolojinin kullanımını yöneten<br />
toplumsal süreçleri ve seçimleri göz ardı ettiği<br />
için eleştirilir. Ancak günümüz dünyasında<br />
iletişim ve bilgi teknolojileri baş döndürücü bir<br />
hızla gelişmesini sürdürdüğü için bu yaklaşım,<br />
tüm indirgemeciliğine karşın hâlâ güncelliğini<br />
korumaktadır.<br />
127