23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

oluşmasında ya da yok olmasında rol oynuyorsa, bu durumun önceki yüzyıllarda da bir yazar tarafından<br />

fark edilmiş olması gerekir. Böyle bir sürecin, duyarlı gözlemciler olarak dünya ve insanlık tarihi üzerine<br />

yazan filozofların, tarihçilerin ve hukukçuların gözünden kaçmış olması düşünülemez. Be nedenle<br />

geçmişte arama tarama yapmak üzere yola çıktığımda, Alexis de Tocqueville’in 1856 yılında yayımlanan<br />

Fransız Devriminin Tarihi adlı eserinde, suskunluk sarmalı dinamiğinin tasvirine rastlamam benim için<br />

bir umut işareti oldu. Tocqueville 18. yüzyılın ortalarında Fransız kilisesinin çöküşünden ve dini<br />

küçümsemenin Fransızlar arasında nasıl yaygın bir tutku haline geldiğinden söz eder. Kilisenin<br />

suskunluğunu ya da dilsizleşmesini bu durumun önemli bir nedeni olarak görür: Eski dini inançlarına<br />

bağlı kalanlar, yalnızca kendilerinin böyle düşünmesinden ürktüler ve bir yanılgıya düşmekten çok<br />

toplum dışı kalmaktan korktukları için, durum hiç de öyle olmadığı halde çoğunluk gibi düşünüyormuş<br />

gibi yapmaya başladılar. Böylece, toplumun yalnızca bir kısmının görüşü, herkesin görüşüymüş gibi<br />

algılandı ve bu aldatıcı görüntüyü verenler için bile karşı konulamaz hale geldi”.<br />

Tocqueville’nin düşüncelerinin yanında, suskunluk sarmalı kuramının önermeleri, Jean-Jacques<br />

Rousseau, David Hume, John Locke, Martin Luther, Machieavelli ve Johannes Hus’un düşüncelerinde de<br />

yer almaktadır.<br />

Temel olarak suskunluk sarmalı kuramı şu görüşe dayanır: İnsanlar belli bir görüşü benimsemede<br />

yalnız olduklarını düşünüyorlarsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınırlar; ancak bu görüşlerinin<br />

paylaşıldığını ya da destek göreceğini düşünüyorlarsa çevrelerindeki diğer insanlarla bu görüşleri<br />

hakkında konuşurlar. Birey belli bir görüşün toplumda ne kadar geçerli olduğunu saptamada kitle iletişim<br />

araçlarını bir ölçüt olarak kullanabilir. Benimsediği görüş bu araçlarda yeteri düzeyde yer almıyor, dile<br />

getirilmiyorsa, bunun yeterince kabul gören bir görüş olmadığı sonucuna varır. İletişim araçlarının hemen<br />

hepsi az ya da çok tekelci bir şekilde aynı kanıları dile getirme eğiliminde olup insanları toplumdaki kanı<br />

iklimine ilişkin çoğu kez yanlış bir görüntüyle başbaşa bırakmaktadırlar. Buradan hareketle belli bir<br />

görüşe sahip birçok insan, toplumdan, bulunduğu çevreden dışlanma korkusuyla görüşünü<br />

savunamayacaktır. Suskun kalındıkça bu görüş olduğundan daha az yaygın ve geçerli sayılacak ve bu<br />

durum ise bir suskunluk sarmalının oluşmasına neden olacaktır. Genel-geçer görüşlerden farklı görüşleri<br />

olan insanlar giderek seslerini duyurmada daha az istekli olacak ve iletişim araçlarının görüşü giderek<br />

baskın ve doğru olarak algılanacaktır.<br />

Şekil 3.2: Suskunluk Sarmalı Modeli<br />

Kaynak: Severin ve Tankard, 1994: 445.<br />

Noelle-Neumann, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, eşi Erich Peter Neumann ile birlikte,<br />

Allensbash Instütüt für Demoskopie isimli bir kamuoyu araştırma enstitüsü kurmuştur. O dönemden<br />

başlayarak da Hristiyan Demokrat Parti adına birçok seçim araştırması gerçekleştirmiştir. Tanınması ise<br />

suskunluk sarmalı kuramını geliştirmesiyle olmuştur. 1974 yılında Journal of Communication isimli<br />

dergide “Suskunluk Sarmalı: Bir Kamuoyu Kuramı” isimli makalesi yayımlanmıştır.<br />

Noelle-Neumann, suskunluk sarmalı kuramına nasıl ulaştığını şu şekilde anlatmaktadır: “1965 yılının<br />

sonbaharında, Allensbach kamuoyu araştırma kurumunun başkanı olarak Almanya federal seçimleri<br />

64

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!