Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
demokrat gelenek 1960’ların sonunda Gerbner’in Yetiştirme (Ekme) Kuramına dayanan araştırmalarda<br />
temsilini bulmuştur. Günümüzde, Gerbner’in kültürün ekilmesiyle, medyanın etkisinin “eklenerek biriken<br />
ve yoğunlaşan bir karakter” taşıdığıyla ve medyada temsilin ideolojik olduğuyla ilgili “eleştirel yanlar”<br />
atılmış; medyada şiddet, sansür, nesnellik, medyanın yanlılığı ve etik anlayışına dayalı yanlar<br />
vurgulanmaya başlanmıştır. Gerbner geleneğini bu şekilde sürdürme Türkiye’de de son zamanlarda<br />
oluşmuş ve gelişmiştir.<br />
Gerbner’in ampirik araştırmayla desteklenen bu yaklaşımı yanında, Chicago Okulunun niteliksel<br />
tasarım kullanan liberal-demokrat eleştirel geleneği 20. yüzyılın ikinci yarısında devam ettirilmiştir.<br />
İletişim konusunu ve sorununu daha çok yapısal seviyede ele alan liberal-demokrat geleneğin niteliksel<br />
araştırma yapan bu tür yöneliminde, özellikle medya sahiplik/mülkiyet, tekelleşme, kontrol ve ideoloji<br />
üzerinde durulur. Bu bağlamda Erik Barnouw’un “The Sponsor” (1978/ 2003) ve “Conglomerates and<br />
the Media” (1998) eserleri, Gaye Tuchman’ın “The Tv Establishment” (1974), Ben Bagdikian’ın “Medya<br />
Monopoly” (1983) ve yenilenmiş baskısı “The New media Monopoly” (2004) eserleri, Compaine’in<br />
(1979/2000) “Who Owns the Media?” eseri, E. J. Epstein’in “The Big Picture: Money and Power in<br />
Hollywood” (2006) eseri örnek gösterilebilir.<br />
Ayrıca, Chicago Okulu’nun Cooley ve Dewey ve liberal demokratik geleneği 1970’lerde James Carey<br />
ile yeniden canlanmıştır. Carey’e göre Walter Lippman, Chicago Okulunu yerinden eden niceliksel ve<br />
bireyci “etkiler geleneğinin” büyükbabasıdır. Carey hem davranışçı okulun iletişimdeki egemenliğine<br />
karşı mücadele vermiş hem de iletişim alanındaki kültürel incelemeci ve siyasal-ekonomistler arasındaki<br />
derinleşen çatışmada arabulucu rol oynamaya çalışmıştır. Çalışmalarında davranışçı okulun ve egemen<br />
Amerikan medya sosyolojisinin eleştirisini sunmuş, kültürel incelemelerin Amerika’daki biçimini<br />
eleştirmiş, medyanın siyasal ekonomi bağlamında açıklanmasının değerini ve önemini vurgulamıştır.<br />
Carey’e göre sosyal bilimin görevi bazı-akılların (bireylerin) bağımsız gerçeği anlaması olmamalı, onun<br />
yerine, insanların kolektif olarak yaptığı anlamları sembollerden geçerek yeniden-inşa (anlama) olmalıdır.<br />
Carey, post-yapısalcılığın ve benzeri yorumsamacı yaklaşımların bireyi ve bireysel anlamlandırmayı<br />
merkeze koymasını doğru bulmamaktadır. Carey, Chicago Okulunun sembolsel etkileşimcileri gibi<br />
toplumun kalıcılığını süregiden sembolsel etkileşime bağlar. Günümüzde bu araştırma geleneği de<br />
iletişim alanında, Türkiye’de genellikle liberal-çoğulcu karakter taşıyan Bianet kitapları gibi sınırlı<br />
çevreler dışında pek görünmese de, dünyada önemli yer kaplamaya devam etmektedir.<br />
Karl Marx ve İletişimde İnsanı Merkeze Alan Çalışmalar<br />
İletişim alanında en anlamlı alternatiflerden önde geleni Marx’ın yaklaşımına dayanan araştırmalardır.<br />
Marksist araştırma bir şeyi kötüleyen veya yeren temele değil, maddi ve düşünsel üretim tarzı ve ilişkileri<br />
temeline dayanır.<br />
Marx’ın ilk iletişimle ilgili yazıları ve analizi 1840’lardaki gazete makalelerinde “sansür, basın<br />
özgürlüğü, ifade ve iletişim özgürlüğü” gibi liberal-demokrat açıklamalarla başlar ve 1848 ulaşıldığında<br />
Marksist olarak nitelenen biçime dönüşür. Marx sonraki araştırmalarında özellikle Kapital ve<br />
Grundrisse’de insan ve toplumla ilgili açıklamalarında iletişim önemli bir faktör olarak işlemiştir<br />
(Erdoğan, 2007b ve 2012). Bu analizlerinde Marx iletişim konusunu; malların üretimi ve dağıtımını ve<br />
bunlar için gerekli teknolojiyi ve iletişim araçlarını üretim, dağıtım, tüketim, devlet, sınıfların oluşması ve<br />
toplumların değişmesi ile ilişkileri ve bağları içinde ele almıştır. Diğer bir deyimle Marx, iletişimi insanın<br />
kendini ve toplumunu üretmesindeki sosyal faaliyetler (sosyal üretim faaliyetleri) içinde ele almış ve<br />
insanın nasıl olduğunu insanın kendini nasıl ürettiğinde ve insandaki değişimi üretim biçimindeki<br />
değişimle açıklamıştır.<br />
Marx’a göre kendi varlıklarının sosyal üretiminde, insanlar kaçınılmaz olarak kendi iradeleri dışında<br />
ilişkilere girerler. Bu ilişkiler insanların yaşamlarını üretim ilişkileridir. Bu üretim ilişkileri, üretimin<br />
materyal güçlerinin belli bir tarihsel gelişme safhasına uygundur. Kendini ve sosyali üreten insan, bu<br />
üretim biçimlerini ve ilişkilerini ancak iletişimle başlatabilir ve yürütebilir. Üretimi de sadece materyal<br />
hayatın üretimi (ekonomik üretim) değil, aynı zamanda emeğin, fikirlerin, duyguların, bireyin kendisinin,<br />
geleneklerin, adetlerin vb. üretimi olarak ele alır. Bu üretimin de insanlar arası ilişkiden/iletişimden<br />
geçerek geliştiğini belirtir: “Her bireyin üretimi bütün diğer bireylerin üretimine bağlıdır; ve bireyin<br />
206