23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ideoloji yerel iş anlayışı üzerine oturtulur ve bu karışımdan melez bir yapı doğar. Bu melez yapı hem<br />

transfer edilenin hem de yerel olanın en bayağılaşmış ve etikten en yoksun biçimlerini ifade eder.<br />

Örgütlerdeki profesyonellik özellikle işletme ve iletişim alanlarındaki egemen kuramlar ve araştırmaları<br />

yapan benzer profesyoneller tarafından beslenir.<br />

<br />

Aktif İzleyici ve Alımlama Araştırmaları<br />

1960’larda ilan edilen “izleyicinin aktif olduğu”; dolayısıyla “kendi zehrini ve balını kendinin seçtiği” ve<br />

“medyanın insanlara bir şey yapamadığı” görüşü üzerine kurulan “aktif izleyici” anlayışı ve araştırmaları<br />

gelişmiş ve 1970’de egemenlik kazanmıştır. Ardından bu egemen anlayış tüm dünyaya yayılmıştır.<br />

1990’lara gelindiğinde bu anlayış, “alımlama araştırması” denen anlayışla desteklenmeye başlanmıştır.<br />

Alımlama incelemeleri, metinsel yorumlama teorilerinin kitle iletişimi izleyicilerinin gündelik<br />

faaliyetlerine uygulanmasıdır. Temel ilgi, izleyicilerin kitle iletişiminden çıkardıkları “anlam”<br />

üzerindedir. Metinlerin alımlanması ile ilgili incelemelerin anlamlı olabilmesi için “alımlama” ile<br />

“ideolojik pozisyonun” ya da “sınıfsal aitliğin” ilişkilendirilmesi gerekir. Bunun yerine, bu ilişkilendirme<br />

reddedilir ve cinsiyet, ırk, cinsel tercihler, etnik ve diğer kimlikler üzerinde durulur. Alımlama ile ilgili<br />

önemli araştırmacılar arasında Radway (1988), Ang (1996), Allor (1988), Fiske (1989), Grossberg (1993)<br />

ve Jenkins (1992) vardır.<br />

Alımlamacı açıklamalarda, izleyici bireyin bağımsızlığı/özgürlüğü, post-modern ve post-yapısalcı<br />

“inşa yıkma” (alınan mesajı parçalarına ayırıp yeniden kendine göre inşa etme) anlayışıyla ilan edilmiş;<br />

gerçeğin sürekli değiştiğini, çoğul karaktere sahip olduğu ve bireyin “anlam yıkma ve anlam inşasına”<br />

göre sayısız çeşitliliğe sahip olduğu öne sürülmüştür. Aynı zamanda öz ile ilgilenmenin yerini “bireyin<br />

nasıl hissettiği”, “haz” ve “gündelik hayatta bireyin kendini nasıl ifade ettiği” almıştır.<br />

Liberal-Çoğulcu Araştırmalar<br />

İletişim sorununu ve konusunu bireysel seviyeye indirgeyen liberal-çoğulcu anlayış ve bu anlayışa bağlı<br />

olan iletişim araştırmaları 1980’lerde görünür olmuş ve hızla destek bulup gelişmiştir. Bu görüşle birlikte<br />

1980’lerde hızla artan bir şekilde anayol (ana akım) kitle iletişim kuramları toplumu serbest rekabetteki<br />

gruplar ve karşılıklı çıkarlar karışımı olarak görmeye devam etmişlerdir. Medya örgütlerinin devletten,<br />

siyasal partilerden ve örgütlü baskı gruplarından özerklik kazanmış örgütsel sistemler olarak sunulması<br />

artmıştır. Medyanın kontrolü, medya profesyonellerine önemli ölçüde özgürlük veren özerk yönetici elitin<br />

elinde olduğu düşüncesi güçlenmiştir. “Aktif izleyici” kavramı yerini “televizyon önünde çoğulcu<br />

çözümleme yapan özgür ve bağımsız izleyici” teziyle gelen ve aktif izleyicili tezini yineleyen liberalçoğulcu<br />

görüş almıştır: Öz aynı kalırken öz hakkındaki imaj, yeni söylemlerle post-modern duruma<br />

uyarlanmıştır. Medya kuruluşlarıyla izleyiciler arasında simetrik bir ilişki olduğu varsayılmıştır:<br />

“İzleyiciler medyayı kendi arzu ve tutumlarına göre manipüle edebilirler; çünkü izleyiciler “toplumun<br />

çoğulcu değerlerine” sahiptirler; bu değerler onların “uyma, katılma veya reddetmesini” mümkün<br />

kılarlar”.<br />

Bu tür açıklamalar, özellikle 1990’dan beri Fiske ve Grossberg gibi liberal-çoğulcu kültürel<br />

incelemecilerin ve onları Türkiye gibi ülkelerde izleyenlerin egemenliği altına girmiştir. Günümüzde bu<br />

aydınların ilgilendiği (ve post-yapısalcıların da üzerinde durduğu) aynı konular işlenmeye devam<br />

etmektedir. Örneğin medyada temsil ve bu temsile karşı, örneğin televizyon önünde yapılan<br />

çözümlemeler yoluyla “direniş”, evde ve medyada kadına karşı şiddet, kadının medyada dengesiz temsili,<br />

alt-kimlikler ve bu kimliklerin temsili, medya ve özellikle internete erişim ve böylece katılımcı<br />

demokrasinin gerçekleşmesi, enformasyon toplumu ve bilgi toplumu, dijital uçurum ve bu uçurumun<br />

kapatılması araştırma ve tartışmaları bu araştırma konularından önde gelenleridir.<br />

Liberal-Demokrat Çalışmalar<br />

Chicago Okulunun oluşturduğu Liberal demokrat anlatı ve çalışmalar Amerika’da 1930’larda<br />

marjinalleştirilmiş ve 1960’lara kadar gözden uzak kalmıştır. Bu sırada sembolsel etkileşim bireysel<br />

seviyede açıklanmaya başlanmış ve ampirik araştırmanın etkisi gelmiştir. Bu tür değişimdeki liberal-<br />

205

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!