23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de -geç de olsa- oluşuma giden yola bakıldığında temel olarak<br />

aşağıdaki koşulların belirleyici rol oynadığı görülür (Şekil 2):<br />

Şekil 8.2: İletişim araştırmasının oluşum ve gelişmesi için en temel koşullar<br />

a. Şirketlerin ve kurumların ekonomik ve siyasal üstünlük, kontrol ve gelişme için bilgiye<br />

gereksinim duymaları: Ekonomik, kültürel ve siyasal yönetim için faydalı bilgi daima en<br />

değerli ve çoğu kez gizlenmesi gereken bilgidir. Bu tür bilgi üretimi örgütlü düzenin<br />

sürdürülebilirliğinin zorunlu koşuludur. Türkiye’de iletişim alanında bu tür bilgiye gereksinim<br />

devlet kurumlarında çok eskilerden beri hissedilmiş olabilir; fakat kurumların bu alanda<br />

bilimsel araştırma yapmaları çok yakın zamanda başlamıştır. Ülkenin genel siyasal kültür ve<br />

ilişkilerinin, düşüneni ve soruşturanı destekleme yerine çoğunlukla engelleme ve cezalandırma<br />

geleneği, üniversitelerden üretken ve soruşturan insanların uzaklaştırılması, atılması,<br />

küstürülmesi, akademik üretimden çok başka işlerle meşgul olan ve üretme kaygısı olmayan<br />

kadroların üniversitelerde giderek artması, bilimin dilini bilmeyenlerin üniversiteleri doldurması<br />

da bu geç başlamayı tetiklemiştir. Ne yazık ki “zorunlu kalmadıkça üretmeyen bir akademik<br />

ortam” hala devam etmektedir: Üretim yapma için en olgun zaman olan profesörlükte üretme<br />

(zorunluluk olmadığı için ve egemen üretmeme kültürü nedeniyle) büyük çoğunlukla<br />

durmaktadır. Örneğin 17 iletişim fakültesinin 55 profesörü arasında yapılan bir pilot inceleme<br />

sonucuna göre profesörlerin % 67.3’ü doçentlikten sonra hiçbir hakemli ulusal veya uluslararası<br />

dergide makale yazmamıştır. Son beş yılda dört profesör dört makale yazmıştır; iki profesör üç,<br />

üç profesör iki ve 11 profesör bir makale yazmıştır ve 36 profesör yazmamıştır. Pilot<br />

incelemedeki profesörlerin % 18.2’sinin 20 yılı aşan zamandan beri hiçbir hakemli dergide<br />

makalesi bulunmamaktadır. Umut verici olan ise şudur: Makale yazanların çoğu (genellikle<br />

dışarıda eğitim görmüş veya herhangi bir nedenle araştırma yapmaya devam eden) yeniprofesörler<br />

olmaktadır ki bu da bize olumlu bir değişimi işaret etmektedir.<br />

Bu duruma ek olarak, Türkiye’deki şirketlerin de örgüt iletişimi gibi iletişimle ilgili kendileri için<br />

araştırma yapmaları ya da yaptırmaları çok daha yavaş oluşmuştur; fakat özellikle pazarlama, müşteri<br />

ilişkiler ve reklamcılık gibi alanlardaki araştırmaların önemini büyük şirketlerin son yıllarda anlamasıyla<br />

bir gelişme seyrine girilmiştir.<br />

b. Bilgi üretiminin örgütlenmesi ve örgütlü yapılar içine taşınması koşullarının ve<br />

gereksiniminin çıkması: Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinde acil kaygı, özellikle ekonomi<br />

alanında en temel bilgi birikimini ve kullanımını sağlamak olmuştur. İletişim alanında bilgi<br />

üretiminin örgütlenmesi de Kurtuluş Savaşı sırasında ve hemen sonrasında ciddi bir gereksinim<br />

olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle telgraf ağı yanında, ülkenin davasını acil olarak anlatma<br />

amacıyla Anadolu Ajansı ve Radyo kurulmuştur. Ancak “etkili kullanım” gibi gereksinimlere<br />

bağlı olarak gelen bilimsel araştırma yapılmamıştır. Amerikalıların Birinci Dünya Savaşı’nda ve<br />

ardından 1930’larda yaptıklarının aksine, Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında sosyal<br />

bilimciler araştırmayı toplum yönetimi amaçlı örgütleme, yönlendirme ve bilgi toplamak için<br />

kullanma gibi bir yol izlenmemiştir. Çünkü ülkede böyle bir yönetsel gelenek, akademik işgücü<br />

ve örgütlü çıkar yapısı yoktu. Gereksinimi hissedenler elbette olmuştur ama araştırma yapacak<br />

akademik veya profesyonel kadro, örgütlenme ve diğer gerekli olanaklar mevcut değildi. Bu<br />

koşullar hem bilginin kontrolünü hem de yönetimsel bilgi (= insanları yönetmek için üretilen<br />

bilgi) için gerekli araştırma faaliyetlerin yapılmasına olanak vermemiştir. Buna karşın, Osmanlı<br />

imparatorluğunun duraklama devrinden beri “hazır” yol seçilmiş ve bilgi gereksinimini<br />

187

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!