23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu olaydan kısa süre sonra Hadley Cantril adlı araştırmacı, ekibiyle birlikte, olayı gerçek sanarak<br />

paniğe kapılan 135 kişiyle görüşme yapar. Cantril, görüşmelerden hareketle şu sonuçlara ulaşır:<br />

1. Radyo, önemli anonslar için en önemli araç olarak kabul görmektedir.<br />

2. Anonsta adı geçen (4 profesör, kaptanlar, generaller ve iç işleri bakanlığı genel sekreteri) kişiler<br />

itibar sahibidirler. Dolayısıyla yorumun etkisi daha güçlü olmuştur.<br />

3. Bütün konuşmacılar kendi alanlarındaki uzmanlıklarına rağmen olay hakkında şaşkındır.<br />

4. Bazı özel olaylar gerçek yer isimleri (örneğin Times Meydanı’nda yangın ya da 23. Yolu<br />

kullanmayın gibi) kullanılarak anlatılması olayın gerçek olduğu duygusu uyandırmıştır.<br />

5. Yayın boyunca yüksek bir gerilim bağlamının olması dinleyicilerde gerçeklik hissi yaratmıştır.<br />

Bir uyaran olarak radyo programının “gerçek” gibi algılanması tepkinin bir panik olarak dışa<br />

vurulmasına neden olur. Ancak bu sonuç yine de bazı insanlar paniğe kapılırken diğerlerinin neden<br />

paniğe kapılmadığını açıklamada yetersizdir. Cantril, panik yaşamayanları dört kategoriye ayırır: Birinci<br />

gruptakiler içsel olarak kontrolü iyi yapabilmiş, yayın boyunca bunun bir kurgu olduğunu<br />

düşünmüşlerdir. İkinci gruptakiler dışsal bir kontrol yapmış, farklı görüşlerle kıyaslamış ve bunun bir<br />

oyun olduğunu öğrenerek dışsal bir kontrol yapmıştır. Üçüncü gruptakiler anonsun doğruluğunu farklı<br />

kaynaklarla kıyaslamış, yayının gerçek olmadığı bilgisine ulaşmış ama yine de bunun yerel bir haber<br />

olduğuna inanmaya devam etmiştir. Dördüncü gruptakiler ise bilgiyi kontrol etme yoluna gitmemiş,<br />

paniğe kapılarak yayını dinlemeyi de bırakmıştır.<br />

İnsanların böylesi farklı davranmasının değişik sosyolojik ve psikolojik nedenleri vardır. Eğitimli<br />

insanlar yayını farklı yollarda kontrol etmiş ve eleştirel yaklaşabilmiştir. Eğitim seviyesi düştükçe radyo<br />

tiyatrosunun gerçek gibi kabul edilmesi de artmıştır. Daha dindar olanlar, Marslıların dünyayı işgal<br />

etmesini Tanrı’nın bir edimi (işi) olarak düşünmüş ve dünyanın sonuna yaklaşıldığı duygusuna<br />

kapılmıştır. Ayrıca kendini güvende hissetmeyenler, fobisi olanlar, özgüveni düşük insanlar ve kaderci<br />

olanlar daha fazla yayının gerçek olduğuna inanmıştır.<br />

Cantril’in çalışması daha sonraki iletişim araştırmaları için de önemlidir. Çalışma, “Sihirli Mermi”<br />

yaklaşımıyla sembolleşen 20. yüzyılın başındaki medyaya ilişkin güçlü etkiler ön kabulünün değişmesine<br />

de yol açmıştır. Çalışma, daha sonraki kuramsal çalışmalarda “seçici etki” yaklaşımının gelişmesine<br />

neden olur; çünkü bazı insanlar paniğe kapılırken bazıları bu paniğe kapılmamıştır. Dinleyiciler uyarana<br />

farklı tepkiler vermiştir; çünkü farklı demografik ve karakter özelliklerine sahiptirler. Böylelikle sosyal<br />

bilimciler tarafından üzerinde bilimsel çalışma yapmaya değer bulunan medya, insanları etkilemede güçlü<br />

bir araç olduğunu ispatlamasına rağmen; toplumu oluşturan bireylerin hepsinin birbirinin aynı tepkiyi<br />

veren, aynı norm ve değerlere sahip homojen bir topluluk olmadığı da görülür (Lowery and DeFleur,<br />

1995).<br />

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI<br />

Yıkıcı II. Dünya Savaşı (1939-1945) her alanda olduğu gibi iletişim araştırmalarını da sekteye uğratır<br />

bilimsel çalışmalarda bir duraklama dönemi yaşanır. II. Dünya Savaşı sonrasında ise ABD’de iletişim<br />

alanındaki araştırmalarda önemli bir artış dikkati çeker. 1940 yılı ABD için önemli bir tarihtir; yeni<br />

politikaların hayata geçirildiği bir dönemin başlangıcıdır. Avrupa’da süren savaşa karışmama kararı terk<br />

edilir, ABD’nin dünyada daha aktif rol alma politikası benimsenir. Roosevelt’in rakipleri çoktur ve<br />

seçimler yoğun siyasal kampanyalarla geçer. Kampanyada radyo yoğun bir şekilde kullanılır.<br />

ABD’nin II. Dünya savaşı sonrası dinamik ve dışa dönük politik ikliminde iletişim araştırmaları<br />

açısından da dinamik ve yeni bir dönemdir. İlk dönemde yapılan CBS’in Radyo Tiyatrosu’nun yarattığı<br />

panik ya da sessiz sinemanın çocuklar üzerindeki etkileri medyanın doğrudan, anında ve güçlü etkileri<br />

olduğu varsayımını destekleyen bulgulara sahip değildir. Özellikle 1930’lu yıllarda yapılan iletişim<br />

araştırmalarının birikimine bakıldığında sonuçlar, medyanın sanıldığı kadar dramatik ve sınırsız etkilere<br />

sahip olmadığını gösterir. Kitle iletişim araçlarının insanların tutum ve davranışlarını nasıl etkilediği<br />

konusunda yeni bir perspektife ihtiyaç vardır ve iletişim çalışmalarında yeni açılımlara ihtiyaç duyulur.<br />

43

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!