16.04.2014 Views

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yrd. Doç. Dr. Berrin AKBULUT<br />

bul edilmediği de görülmektedir 63 . Yargıtay ise bağlılık kuralı konusunda, önceleri<br />

ekstrem bağlılık kuralına öncelik verirken, daha sonra görüşünü değiştirerek<br />

sınırlı bağlılık görüşünü benimsemiştir 64<br />

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 40.maddede bağlılık kuralı başlığı altında<br />

suça iştirak için, kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığını arayarak,<br />

failin kusur yeteneğine sahip olup olmamasının suça katılanların sorumluluğu<br />

açısından önemli olmadığını kabul etmiştir. Dolayısıyla Ceza Kanunumuz sınırlı<br />

bağlılık kuralını açıkça düzenleyerek, iştirakte suça azmettiren veya yardım<br />

eden olarak katılan kişilerin sorumluğunun doğabilmesi için fail tarafından<br />

kasıtlı ve hukuka aykırı bir fiilin işlenmesini şart koşmuştur. Dolayısıyla<br />

failin fiili kasıtlı ve hukuka aykırı değilse bu fiile iştirak edildiği ifade edilemez.<br />

Bir başka ifadeyle suç teşkil etmeyen fiile iştirak söz konusu değildir.<br />

Ayrıca 38. ve 39.maddelerde azmettiren veya yardım eden kişinin cezasının,<br />

işlenen suça göre belirleneceği belirtilerek şeriklikte sorumluluğun tespitinde<br />

bağlılık kuralının geçerli olduğu ifade edilmiştir. Böylece bağlılık kuralının,<br />

azmettiren ve yardım edenin sorumluluğunu sınırlandırdığı ortaya çıkmaktadır.<br />

Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, şeriklik haksızlığının yalnızca bağlılık<br />

kuralıyla açıklanması ve esas fiilin haksızlığına dayandırılması doğru değildir.<br />

Bununla birlikte failin fiilinin haksızlığı şerikliğin haksızlığını sınırlandırmaktadır.<br />

Doktrindeki bazı yazarlar, 5237 sayılı Kanundan sonra da bağlılık kuralı<br />

anlayışının hatalı olduğunu, zira iştirak edenin cezalandırılabilmesi için asıl<br />

fiilin varlığının arandığını ifade etmektedirler. Asıl fiilin varlığının aranmasının,<br />

birden fazla hareketli suçlarda veya icranın parçalara ayrıldığı, ancak her<br />

bir hareketin veya icranın başka kişiler tarafından gerçekleştirdiği durumlarda,<br />

iştirak edenlerin cezalandırılmasını açıklayamadığını ifade etmektedirler. Aynı<br />

şekilde özgü suçlarda, bu özgülüğe sahip olmayan, ancak iştirak eden kişilerin<br />

sorumluluğunu da açıklayamamaktadır. Yazar bu nedenle bağlılık kuralına<br />

gerek olmadığını, bunun yerine çok failli suç tipi anlayışının kabul edilmesi<br />

gerektiğini belirtmektedirler. Yazara göre, özel kısımdaki suç tipi tek failli<br />

suç iken, genel kısımdaki iştirake ilişkin düzenleme çok failli suç tipidir. Suça<br />

iştirak eden kişilerin davranışları, tek failli suç tipi yönünden tipik olmasalar<br />

bile çok failli suç tipinin kurucu unsurlarına sahip olduğundan söz konusu ki-<br />

63<br />

Kunter, s.76.<br />

64<br />

Özgenç, Suça İştirakin, s. 119, 120.<br />

182<br />

<strong>Gazi</strong> Üniversitesi <strong>Hukuk</strong> Fakültesi <strong>Dergisi</strong> C. XIV, Y. 2010, Sa. 1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!