16.04.2014 Views

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bağlılık Kuralı<br />

leme yapmamıştır. Konu 765 sayılı Kanun döneminde tartışmalı olduğu gibi<br />

günümüzde de tartışmalı ve sorunlu olmaya devam etmektedir.<br />

765 sayılı Kanun döneminde nitelikli unsurlar yerine ağırlatıcı veya hafifletici<br />

nedenler ifadesi kullanılmaktaydı. Kanunun 66.maddesinde şahsi ağırlatıcı<br />

nedenlerin ortaklara sirayeti düzenleniyordu. Bu nedenin failde veya şerikte<br />

olması fark etmiyor, iştirak edildiği anda bilinmiş olmak kaydıyla şahsi<br />

ağırlatıcı neden tüm ortaklara uygulanıyordu. Ayrıca maddede kendisinde<br />

bu neden bulunmayanlar için cezanın indirilmesi imkanı da getirilmiştir. Kanunun<br />

ifadesi indirimin ölüm ve müebbet hapis cezasında mecburi, diğer hallerde<br />

ihtiyari olduğu şeklinde kaleme alınmıştı 136 . Bu hüküm şerikte bulunan<br />

şahsi ağırlatıcı nedenin fail için de uygulanması yönünden eleştirilmiştir 137 .<br />

Doktrinde sorun oluşturan diğer bir konu da, hangi nedenlerin şahsi nitelikte<br />

sayılacağıdır. Örneğin bazı yazarlar, fail ile mağdur arasındaki usul-füru ilişkisini<br />

şahsi nitelikte ağırlatıcı sebep sayarken 138 , bazı yazarlar ise hem şasi<br />

hem fiili nitelik taşıdığını, ancak fiili yönünün daha bastığını kabul etmekteydiler<br />

139 .<br />

765 sayılı Kanun yalnızca şahsi ağırlatıcı sebeplerin sirayetini kabul etmemiş,<br />

aynı zamanda fiili nitelikteki ağırlatıcı nedenlerin de ortaklara uygulanacağını<br />

benimsemiştir. Fiili ağırlatıcı nedenlerin düzenlendiği 67.madde, yalnızca<br />

fiili nedenlerin sirayetini kabul etmemiş, suçun vasfını değiştiren nedenlerin<br />

de ortaklar için geçerli olduğu belirlemesini yapmıştır. Fiili ağırlatıcı nedenin<br />

fiilin işlendiği anda bilinmek şartı ile suça katılanlardan kimde olduğu<br />

önemli değildir. Fiili ağırlatıcı nedenin bulunduğu ortak şerik olsa da faile uygulanması<br />

kabul ediliyordu. 66.maddedeki indirim ise bu madde açısından kabul<br />

edilmemiştir. 67.madde hükmü, bilme anı açısından şahsi ağırlatıcı neden<br />

ile fiili ağırlatıcı neden arasında fark yaratması yönünden eleştiriliyordu 140 .<br />

136<br />

Kanunun ifade tarzı İndirimin zorunlu olduğu izlenimi vermekte ise de, doktrinde kaynak kanun<br />

esas alınmak suretiyle tüm cezalar bakımından indirimin ihtiyari olduğu belirtilmiştir:<br />

Dönmezer-Erman, II, s.536; Erem-Danışman-Artuk, s.413. Yargıtay ise kanunun ifade tarzına<br />

göre karar vermekteydi. Bkz.: Önder, C.II-III, s. 471.<br />

137<br />

Kunter, s. 85; Önder, C.II- III, s. 471.<br />

138<br />

Dönmezer-Erman, s. 536. Ancak yazarlar, ırza tecavüz veya tasaddinin usulden biri tarafından<br />

yapılmasını fiili ağırlatıcı sebep saymışlardır: s. 518.<br />

139<br />

Erem-Danışman-Artuk, s.414.<br />

140<br />

Dönmezer-Erman, s. 537; Kunter, s. 84; Erem-Danışman-Artuk, 415; Önder, C. II-III, s.<br />

472.<br />

<strong>Gazi</strong> Üniversitesi <strong>Hukuk</strong> Fakültesi <strong>Dergisi</strong> C. XIV, Y. 2010, Sa. 1 205

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!