16.04.2014 Views

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bağlılık Kuralı<br />

nin maddi şartlarındaki hatanın ilgili olduğu kast belirlemesi ise bu çerçevede<br />

değildir. Aksi durumda kabul edilemez kanun boşlukları oluşurdu 116 . Dolayısıyla<br />

bu görüş maddi unsurlara ilişkin kastın ortadan kalktığından yola çıkmak<br />

suretiyle dolaylı failliği izah etmemektedir. Bu görüşe göre, hukuka uygunluk<br />

sebeplerinin maddi şartlarında hata halinde maddi unsurlara ilişkin kast değil,<br />

bilakis kastın cezası (cezalandırılabilen kast) ortadan kalkmaktadır. Hatta burada<br />

katı kusur teorisinin savunduğu gibi, haksızlık yanılgısının kabul edilebileceği<br />

de belirtilmektedir 117 .<br />

Yukarıda belirtilen hukuka uygunluk sebeplerinde hataya ilişkin bu durum<br />

özgü suçlarda daha da önem kazanmaktadır. Nitekim bu durumun özgü suçlarda<br />

pratik bir önemi olduğu belirtilmektedir. Özgü suçlarda bu niteliğe sahip<br />

olmayan bir kimse sahip bir kimseyi hukuka uygunluk sebebinin şartları konusunda<br />

kandırmak suretiyle suç işlemeye yönlendirirse sorumlu olacak mıdır?<br />

Örneğin bir kimsenin bir doktoru susma yükümlülüğü olmadığını söyleyerek<br />

kandırması suretiyle sırrın açıklanmasına sebep olması bu niteliktedir.<br />

Biraz önce belirttiğimiz görüşler, aynı gerekçelerle sorunu incelemektedirler.<br />

Bir görüş hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında yanılma durumunda<br />

cezalandırılabilen bir kast bulunmadığından doktorun cezalandırılmasının<br />

söz konusu olmadığını belirtmektedir. Fiilin taksirli şekli cezalandırılmadığından<br />

doktorun taksirli sorumluluğu da söz konusu değildir. Arkadaki şahıs<br />

doktor olmadığı ve susma yükümlülüğü olmadığı için, yani özgülük niteliğine<br />

sahip bulunmaması nedeniyle dolaylı fail olamaz. Ancak arkadaki şahsın<br />

en azından azmettiren olarak cezalandırılması gerekir. Çünkü bağlılık kuralı<br />

anlamında failde aranan kast, fiile(kanuni tanıma) ilişkin kast olarak anlaşılmalıdır.<br />

Hata anlamında kasttan ayrılmalıdır. Fiile ilişkin kastta maddi unsura<br />

ilişkin bilgi yeterlidir. Fiil kastında, failin doktorlukla ilgili bir sırrı açıkladığının<br />

bilincinde olması yeterlidir. Buna karşın yaygın düşünce kast kavramını<br />

hata öğretisinden ayırmayı reddetmektedir. Bu görüşe göre, kasıtlı esas fiilin<br />

eksikliğinden dolayı arkadaki kişinin cezalandırılması söz konusu değildir 118 .<br />

116<br />

Bkz.: Cramer-Heine, in: Schönke-Schröder, Vorbem §§ 25ff.,kn. 32.<br />

117<br />

Bkz.: Roxin, in: LK, §25, kn.82.<br />

118<br />

Roxin, in: LK, Vor §26, kn. 26. Ayrıca bkz.: Aynı yazar, kn.27,28. Türk <strong>Hukuk</strong>unda bir görüş,<br />

özgülüğe sahip olmayan bir kişinin kanunun aradığı özelliğe sahip kişi tarafından kasıtsız<br />

işlenen asıl fiilden dolayı ne dolaylı fail olarak ne de azmettiren olarak sorumlu tutulabileceğini<br />

ifade etmektedir. Aynı görüşe göre kanunun aradığı özelliğe sahip olmayan kişinin<br />

esas itibariyle cezasız kalması gerekir. Bu istenmeyen bir netice olabilir. Bu gibi durumlarla<br />

ilgili olarak kanun koyucu ya özel suç tipleri düzenlemek veya genel hükümlerde bir belirleme<br />

yapmak şeklinde bir tercihi suç politikası çerçevesinde benimseyebilir(Özgenç, Suça<br />

<strong>Gazi</strong> Üniversitesi <strong>Hukuk</strong> Fakültesi <strong>Dergisi</strong> C. XIV, Y. 2010, Sa. 1 197

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!