12.10.2017 Views

ortak_miras_final

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mülk ve malları vakfedebilirler. Ayrıca mülkünü vakfedecek<br />

kişinin, yani vâkıfın mülkiyet sahibi olması yanı sıra<br />

yetişkin, hür, aklî iradeye ve kanunî ehliyetesahip olması<br />

ve borçlu olmaması gerekmektedir. Bu şartları taşıyan<br />

mülkiyet sahipleri varlıklarını, şartlarını kendileri belirleyerek<br />

kamunun yararına tahsis edebilirler. Bu tür vakıflara<br />

“vakf-ıhayrî” adı verilir. Ayrıca kişinin kendi soyundan<br />

gelenlerin geleceklerini düşünerek ileride istifade etmeleri<br />

için kurduğu, vakfettiği gelirin bir kısmını toplumun<br />

yararına bir kısmını da evlatlarının faydalanması için<br />

bıraktığı yarı hayrî nitelik taşıyan vakıflar da vardır. Bunlara<br />

“evlatlık vakıf ” veya hukukî terimiyle “vakf-ıehlî” denir.<br />

Kişilerin kendi mülklerini vakfetmelerine “vakf-ı sahih”,<br />

sık görülmese de mülkiyeti devlete ait olan toprakların<br />

vakfedilmesine de “vakf-ı irsadî” adı verilir. Mesela Osmanlı<br />

sadrazamlarının kendilerine tahsis edilen ve hass denilen<br />

arazilerin gelirini vakfetmeleri “vakf-ı irsadî” sayılır.<br />

Vakıfların en önemli yanlarından birisi de bugünkü tabirle<br />

sürdürülebilirliktir. Yani sadece bir cami, medrese veya<br />

kütüphane binası inşaettirmekle vakıf kurulmuş olmaz.<br />

İnşa edilen yapıların ve bu yapılardaki hizmet ve işlerin<br />

sürdürülebilmesi için sürekli bir gelir veya gelir getiren<br />

işler de bırakmak gerekmektedir. Mesela bir şifahane<br />

yaptıran kişinin, hastaların tedavi, ilaç ve yemek gibi giderleri<br />

yanında hekimler, hastabakıcılar ve diğer hizmetlilerin<br />

maaşlarını yüzlerce yıl karşılayacak gelirler de vakfetmesi<br />

gerekir. Bu kurum bir medrese ise ders verecek müderrislerin,<br />

talebeninve hizmetlilerin her türlü barınma, yiyecek,<br />

giyecek ile ders araç ve gereç ihtiyacınında karşılanması<br />

gerekir. Bu bağlamda vakıfların sürdürülebilirliği<br />

çerçevesinde iki boyut ortaya çıkmaktadır. İlki kendisinden<br />

faydalanılan ve “müessesât-ı hayriye” yani hayır kurumları<br />

diyebileceğimiz cami, medrese, mektep, imaret,<br />

zaviye,kütüphane, köprü, hastane gibi vakıf kurumlarıdır.<br />

İkincisi ise “asl-ı vakf ” denilen ve hayır kurumlarının<br />

sürekli ve düzenli işlemesini sağlayan bina, arazi, nakit<br />

para gibi gelir kaynaklarından oluşan vakıf işletmeleridir.<br />

Foundation (WAQF) and the Foundation Culture<br />

465<br />

Vakıf ve Vakıf Kültürü<br />

Vakfiye denilen ve vakfın maksadı, çalışma yöntemi, yönetimi<br />

hakkında vakıf kurucusunun yazılı metin halinde<br />

hazırlattığı ve kadılara tasdik ettirdiği bir tüzüğü vardır.<br />

Bu tüzüğe bağlı kalmak şartıyla vakfı mütevelliler yürütür.<br />

Mütevellinin vakfı yönetmesinin hukukî ve malî denetimi<br />

ise kadılar tarafından yapılır. Denetim görevi I. Murat<br />

zamanında merkezde “hâkimü’l-hükkâm” adı altında<br />

başkadılığa verilmiştir. Devlet, sadece kamu düzenini<br />

tehdit edici durumlarda vakfa müdahale edebilir, bunun<br />

dışında vakıf idaresi tam bir serbestliğe sahiptir.Hayrî<br />

olarak kurulan vakıfların zamanla aile vakıfları haline

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!