16.07.2015 Views

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hadîs-i şerîf kitâblarının] te’sîri altında kalıyordum. Nihâyet, tekrarşarka giderek bu sefer islâm dînini çok yakından tedkîk etmeğekarâr verdim. Bu seferki seyâhatim, beni Hindistâna götürdü.Rûhum boşdu. Rûhum susamışdı. Delhîye geldiğim gece, rü’yâmdaMuhammed “aleyhissalâtü vesselâm” bana göründü. Üzerindesâde, fekat çok kıymetli bir elbise vardı. Bu elbiselerden banadoğru, çok güzel bir koku geliyordu. Kibâr, çok güzel, sevimli,parlak yüzü ve nûr saçan tatlı gözleri karşısında, dilsiz kalmışdım.Bana çok tatlı, fekat emr edici bir sesle ve arabî olarak, (Nedenüzülüyorsun? Önündeki yolu artık biliyorsun. Doğru yolun hangisiolduğunu seçecek bir seviyeye vardın. Hiç durma ve hemen oyola gir!) buyurdu. Bütün vücûdüm titriyordu. Kendisine arabîolarak, (Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Sen AllahınPeygamberisin! Ben artık buna inandım. Fekat acabâ müslimânolursam huzûra kavuşacak mıyım? Sen çok büyük bir varlıksın!Sen, bütün düşmanlarını yendin ve dâimâ doğru yolu gösterdin!Fekat, ben zevallı, âciz bir kul, göstereceğin yolda bulunabilecekmiyim?) dedim. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” ciddîciddî bana bakdı ve yavaş yavaş Kur’ân-ı kerîmden meâl-i şerîfi,(Biz dünyâyı size bir mesken, dağları da dayanak olarak yaratmadıkmı? Sizleri çift olarak dünyâya getirdik ve size dinlenmek için,uyku ni’metini verdik) <strong>olan</strong>, Nebe’ sûresinin yedi, sekiz, dokuz veonuncu âyetlerini okudu. Bunları söylerken, ağzından çıkan kelimeler,gümüş çıngırakların sesi gibi, tatlı tatlı çınlıyordu. Kan teriçinde kalmışdım. (Allahım, ben artık uyuyamıyorum, etrâfımdabulunan ve kalın örtüler içinde saklı duran muammaları [anlaşılmazşeyleri] çözemiyorum. Yâ Resûlallah, yâ Muhammed “aleyhissalâtüvesselam”! Bana yardım et, beni aydınlat!) diye bağırmağabaşladım. Bir yandan da, o büyük Peygambere “sallallahüteâlâ aleyhi ve sellem” eziyyet vermekden korkuyordum. Buğazımdananlıyamadığım sadâlar çıkıyor, çırpınıyordum. Nihâyet,kendimi bir boşluğa yuvarlanıyormuş gibi his etdim ve tere batmışbir hâlde uyandım. Kalbim şiddet ile atıyor, kulaklarım çınlıyordu.Cum’a günü, Delhîde Şâh cihân câmi’inde şöyle bir hâdise oldu.Sarı saçlı, donuk beyâz yüzlü yabancı bir genç, ba’zı yaşlı müslimânlarınarasında câmi’e giriyordu. Bu bendim. Üzerimde birHindli elbisesi vardı. Yalnız, göğsüme bana İstanbulda verilen biraltın madalyayı takmışdım. Câmi’deki müslimânlar, bana hayretile nazar ediyorlardı. Ben ve arkadaşlarım minberin yakınına vâ-– 244 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!