16.07.2015 Views

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ni (Erreddü alel-Kâdiyânîyye) kitâbında uzun yazmakdadır. Böyleismler altında gizlenen kâfirler, kendilerini müslimân tanıtıyorlar.Hıristiyanlarla, yehûdîlerle münâkaşa ederek, islâmiyyetin hakdin, biricik se’âdet yolu olduğunu isbât ediyorlar. Buna aldananlar,hemen müslimân oluyorlar. Fekat Behâîler, Kâdiyânîler, Şî’îler veVehhâbîler, bu zevallıları aldatarak, kendi bozuk fırkalarına çekiyorlar.Nobel mükâfâtı almış <strong>olan</strong> fizikci Abdüsselâm Kâdiyânîdir.Cenûb Afrikada, 1980 senesinde hıristiyanlara karşı mücâdeleederek, onları islâmiyyete cezb eden, Ahmed Didad de, Ehl-i sünnetdeğildir. Yeni müslimân <strong>olan</strong>ların, Ehl-i sünnetin hak yoluna,ebedî se’âdete kavuşmalarına mâni’ olmakdadırlar.(Tesavvuf ehli): Hak yolda <strong>olan</strong> (Ehl-i sünnet fırkasından), Sôfîlermeydâna çıkdı. Bunlar felsefeye bulaşmadı. Kur’ân-ı kerîmitâm anlıyabilmek ve hakîkî müslimân olmak için Peygamberimizin“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yalnız emr ve yasaklarına değil,her hâline ve ahlâkına uymalıdır dediler.Sôfîlerin yollarının esâsı şunlardır:1) Fakîrlik, ya’nî her işde, her şeyde Allahü teâlâya muhtâc olduğunubilmekdir. Hiç kimse ve hiçbir şey, hiçbir şeyi yaratamaz.Fekat, Allahü teâlânın yaratmasına sebeb olurlar. Her şeyi yaratanAllahü teâlâdır dediler.2) Zühd ve takvâ, her işde islâmiyyete uymakdır. Dînin bütünahkâmına temâmen uyarak çalışmak, iyilik yapmak ve boş zemânlarınıibâdet ile geçirmekdir. Bugün de sûfî kelimesi, (sofu) şeklinde,dîne çok bağlı <strong>olan</strong> kimseler için kullanılmakdadır.3) Tefekkür, sükût ve zikr, ya’nî hep Allahü teâlânın varlığını,ni’metlerini düşünmek, lüzûmsuz konuşmamak, hiç kimse ile münâkaşaetmemek, mümkin olduğu kadar az konuşmak ve dâimâAllahü teâlânın ismini zikr etmekdir.4) Hâl ve makâm, ya’nî kalbe gelen nûrlarda, kalbin, rûhun temizlenmederecesini anlamak ve kendinin haddini bilmekdir.En meşhûr ve ilk sûfî Hasen-i Basrîdir “radıyallahü teâlâ anh”.21 [m. 624] de tevellüd ve 110 [m. 728] târîhinde vefât etdi. Hasen-iBasrî, öyle büyük bir din âlimidir ki, bütün müslimânlar büyükbir imâm [müctehid] olarak tanırlar. Kuvvetli seciyesi, derinilmi ile meşhûrdur. Va’zlarında herkesin gönlüne Allah korkusutelkîn etmeğe çalışmışdır. Kendisinden birçok hadîs-i şerîf rivâyetedilen büyük bir hadîs âlimidir. Mu’tezile felsefesinin kurucusu(Vâsıl bin Atâ), önce Hasen-i Basrînin talebesi idi. Sonra, onun– 454 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!