16.07.2015 Views

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

herkese lâzım olan îmân - cubuklukoyu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu tefsîri, Hüseyn Vâ’iz kâşifî “rahime-hullahü teâlâ” [1] , Hirât şehrinde,bu hıristiyan madam dünyâya gelmeden üçbuçuk asr evvelyazmışdır. Osmânlı sultânları ve âlimleri, bu tefsîrin çok kıymetliolduğunu bildirmişler, türkceye terceme ederek, (Mevâkib) tefsîriismini vermişlerdir. Madrasda câmi’de la’net olunan kimse, İslâmdînini bozmak isteyen bir zındık, bir islâm düşmanı idi.Kur’ân-ı kerîme yanlış, bozuk ma’nâ verdiği için la’net olunmuşdur.Ona la’net edenler, fârisî ve hind dilinde kitâblar yazmış <strong>olan</strong>büyük islâm âlimleri idi.Şimdi diğer bir yabancı kadının bu husûsda neler düşündüğünüinceliyelim. Aşağıdaki satırlar, 1881 ile 1907 [1325] seneleriarasında İstanbulda yaşamış <strong>olan</strong> İngiliz bayan Dorina L. Neave’ın(Twenty six years on the Bosphorus = Boğaziçinde 26 yıl)ismindeki eserinden alınmışdır.Bayan Neave de, müslimânların kibârlığından, diğer din mensûblarınakarşı gösterdikleri nezâketden bahs etdikden sonra,kendisine göre, İslâm dîninde gördüğü ba’zı noktalara temâs ediyorve bunlardan şikâyet ediyor. Şimdi onun yazdıklarını okuyunuz:(Burada Muharrem âyîni diye bir müslimân merâsimi var. Bukadar sene İstanbulda kalmama rağmen, ben bu merâsimi görmeğegitmedim. Çünki gidenlerin anlatdıklarına göre, bu müslimânmerâsimi çok feci’, çok vahşî imiş. İnsanlar yarı beline kadar çıplakolarak oraya geliyor, (Yâ Hasen, Yâ Hüseyn) diye bağırarakellerinde bulunan zincirleri vücûdlarına şiddet ile vurmakda vekan revân içinde kalmakda imişler).Bayan Neave dostlarının iştirâk etdiği bir Rıfâ’î âyîni hakkındada şunları yazıyor: (Dostlarımın anlatdığına göre, feryâd edendervişler [ya’nî Rıfâ’îler] bele kadar çıplak bir hâlde, sıraya girmişler.Yüksek sadâ ile şehâdet getiriyor, aynı zemânda yavaş yavaşöne arkaya doğru sallanıyorlarmış. Ondan sonra hareketlerinigitdikçe hızlandırarak, bir yandan da korkunç çığlıklar ve nâralaratarak, âdetâ bir nev’ vecde gelerek veyâ sar’a nöbetine kapılarak,kendilerini gayb edinciye kadar havalarda sıçrayıp duruyorlarmış.Ellerindeki bıçakları vücûdlarına saplıyorlarmış. Aralarında,kan içinde kalıp, yere yuvarlananlar da varmış. Bu hâldeiken, onların tam mubârek ve kudsî bir hâle geldiğini kabûl eden[1] Hüseyn Vâ’iz 910 [m. 1505] de Hirâtda vefât etdi.– 401 – Herkese Lâzım Olan Îmân: F-26

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!