17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Biçimcilerinin edebiyatı edebiyat yapan özgül biçimsel nitelikleri<br />

tanımlama çabası olumlanır ama biçimin anlam taşıyıcısı olma, düşünceye<br />

vücut verme, toplumsal olanla bağ kurma işlevlerinin bu<br />

yazarlar tarafından gözardı edilmesi eleştirilir. Bu gözardı edişin<br />

bir yandan yapıtı dilbilimsel kategorilere indirgeyen bir nesnel ampirizme,<br />

bir yandan da edebiyatın işlevini “perspektif tazelenmesi”,<br />

“yadırgama” gibi psişik durumlara indirgeyen bir öznel ampirizme<br />

yol açtığı belirtilir. Marksizm ve Dil Felsefesi' nde ise benzer iki uç<br />

yanılgı dilbilim bağlamında eleştirilir. Bir uçta en gelişkin biçimiyle<br />

Saussure’de görülen soyut nesnelcilik vardır. Bu yaklaşım dilin<br />

tek tek kullanıcılardan bağımsız, sistematik, toplumsal niteliğini<br />

doğru olarak vurgular. Ama bu sistemin işlerlik kazandığı somut<br />

bağlamlar olan konuşma edimlerini yalnızca verili durağan öğelerden<br />

bir seçme yapıp bir araya getirme olarak gördüğü için dilin toplum<br />

ve tarih içinde yaşayan, değişken, sürekli yeni anlamlar üreten<br />

niteliğini gözardı eder. Diğer uçta ise her somut söz ediminde varolan<br />

yaratıcılık öğesini, dilin tek tek konuşucular tarafından her seferinde<br />

biraz değiştirilip zenginleştirilerek yeniden üretildiğini gösteren,<br />

ama bu yaratıcılığı yine bireysel psikolojiye bağlı olarak<br />

açıklayan bireyci öznelcilik vardır.<br />

“Romanda Söylem”in bu uçlardan kaçınma çabası, başlığında<br />

yeralan söylem kavramıyla başlar. Söylem, dilin somut, yaşayan bir<br />

bütün olarak anlaşılması demektir. Dilbilimin nesnesi olan dil kavramı<br />

somut kullanımları düzenleyen ilkelerden, bunların toplumsal,<br />

ideolojik işlevlerinden soyutlanarak oluşturulur. Bu dilin birimleri,<br />

sözcüklere, sese, sözdizimine vb. ilişkin, sonsuz sayıda tekrarı olanaklı<br />

olan, bu olanak yoluyla tanımlanan öğelerdir. Söylemin birimleri<br />

ise tek tek sözceler, yani dilin sunduğu öğelerin zaman ve<br />

mekan içinde, dilbilgisi kurallarına indirgenemeyecek toplumsal sınırlamalar<br />

altında, hem bireysel hem toplumsal amaçlar, bakış açıları,<br />

niyetler ve çıkarlar doğrultusunda biçimlendirilmesiyle gerçekleşen<br />

eylemlerdir. Sözceler benzersiz, tekildir; asla oldukları gibi<br />

yinelenemezler, yeni anlamlar kazanmadan, değişime uğramadan<br />

yeniden kullanıma sokulamazlar. Bir başkasının sözlerini aynen<br />

yineleyebilir, alıntılayabiliriz elbette ama bu alıntılama, o söz­<br />

13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!