17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ındırdığı değişim ve yenileme pathosuyla karnavallaşma, dışsal<br />

bakımdan dengeli, durmuş, oturmuş ve hazır mamül olan her şeyi<br />

görelileştirerek, Dostoyevski’nin insanın ve insan ilişkilerinin en<br />

derin katmanlarına sızabilmesini olanaklı kılmıştır. Önceki yaşam<br />

biçimlerinin, ahlâk ilkelerinin ve inançların '‘çürümüş bağlara” dönüşmekte<br />

olduğu, insanın ve insan düşüncesinin daha önceleri gizli<br />

kalmış olan zıt değerli ve son nokta barındırmayan mahiyetinin<br />

tüm çıplaklığıyla sergilendiği bir dönemin, yani kapitalizm koşulları<br />

altında değişen ilişkilerin sanatta kavranmasına yönelik bir araç<br />

olarak çok verimli olmuştur. Yalnızca insanlar ve eylemleri değil,<br />

fikirler de, kendi içine kapalı hiyerarşik yuvalarından kaçmış ve<br />

“mutlak” (yani, tamamen sınırsız) diyalogun senli benli temasında<br />

çarpışmaya başlamışlardı. Kapitalizm, Atina’daki pazar meydanında<br />

“muhabbet tellallığı yapan” şu Sokrates’e benzer şekilde, insanları<br />

ve fikirleri bir araya getirir. Suç ve Ceza'dan itibaren Dostoyevski’nin<br />

tüm romanlarında diyalogun istikrarlı bir karnavallaşması<br />

söz konusudur.<br />

Suç ve Ceza’da karnavallaşmanın diğer örneklerini buluruz. Bu<br />

romanda her şey -insanların yazgıları, deneyimleri ve fikirleri- sınırlarına<br />

itilmekte, her şey sanki ruhunu zıttına teslim etmeye hazırlanmakta<br />

(ama kesinlikle soyut olarak diyalektik anlamda değil),<br />

her şey uca, en dış sınırına çekilmektedir. Romanda dengeye ulaşabilecek,<br />

haklı görülebilir şekilde kendi içinde gerginlikten kurtulabilecek,<br />

biyografik zamanın sıradan akışına girip orada gelişebilecek<br />

hiçbir şey bulunmamaktadır (Razumikhin ve Dounia için böylesi<br />

bir gelişimin olanaklılığına Dostoyevski yalnızca romanın sonunda<br />

dikkat çeker, ama bunu kesinlikle göstermez: böylesi bir yaşam<br />

onun sanatsal dünyasının dışındadır). Her şey değişim ve yeniden<br />

doğum gerektirir. Her şey kesinleşmemiş bir geçiş uğrağında<br />

gösterilir.<br />

Romanın tam da ana konusunun geçtiği-yerin -Petersburg (romanda<br />

oynadığı rol çok büyüktür)- varoluş ve varolmayış, gerçeklik<br />

ve fantastik görüntüler geçidi arasındaki sınır çizgisinde bulunması,<br />

daima sis gibi dağılmanın ve yok olmanın eşiğinde olması tipiktir.<br />

Petersburg da, mazur gösterilebilir bir dengelenme için her­<br />

299

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!