17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Romanın anlaşılması açısından retorik biçimlerin taşıdığı özel<br />

önem de aynı ölçüde büyüktür. Roman ve genelde de sanatsal düzyazı<br />

retorik biçimlerle çok yakın, ailevi bir ilişki içindedir. Sonuçta,<br />

romanın baştan başa tüm gelişimi boyunca, yaşayan retorik türlerle<br />

(gazeteciliğe özgü, ahlâki, felsefi ve diğer türlerle) olan (hem<br />

barışçıl hem düşmancıl) yoğun etkileşimi hiçbir zaman sona ermemiştir;<br />

bu etkileşim belki de, sanatsal türlerle (epik, dramatik, lirik)<br />

olan etkileşiminden daha az yoğun değildi. Ama bu kesintisiz karşılıklı<br />

ilişkide, romansı söylem kendi nitel benzersizliğini korudu<br />

ve hiçbir zaman retorik söyleme indirgenmedi.<br />

Sonuçta, roman sanatsal bir türdür. Romansı söylem de şiirsel<br />

bir söylemdir, ama şu an var olduğu haliyle şiirsel söylem kavramının<br />

sunduğu çerçeveye uymayan bir şiirsel söylemdir. Bu kavram,<br />

romansı söylemi sınırlandıran belirli temel önvarsayımlara sahiptir.<br />

Kavramın kendisi -Aristoteles’ten günümüze değin tarihsel formülleştiriminin<br />

seyrinde- özgül “resmi” türlere yönelik ve dilsel<br />

ideolojik yaşamdaki özgül tarihsel eğilimlerle bağlantılıdır. Dolayısıyla,<br />

tüm bir fenomenler dizisi kavramsal ufkunun ötesinde kaldı.<br />

Dil felsefesi, dilbilim ve biçembilim (yani, zaman içinde bize<br />

ulaştıkları halleriyle) konuşucu ile onun üniter ve tekil “kendi” dili<br />

arasında basit ve dolayımsız bir ilişki olduğunu ortaya koydu, ayrıca,<br />

bu dilin bireyin monolojik sözcesinde basit bir biçimde gerçekleştiğini<br />

varsaydı. Aslında, böylesi disiplinler, dilin yaşamında<br />

yalnızca iki kutup tanımaktadır, bildikleri tüm dilsel ve biçemsel<br />

fenomenleri bu iki kutup arasına yerleştirmektedir: bir yanda, üniter<br />

bir dil, bir yanda da, bu dilde konuşan birey.<br />

Dil felsefesi, dilbilim ve biçembilimdeki muhtelif düşünce ekolleri,<br />

farklı dönemlerde (verili bir dönemin farklı şiirsel ve ideolojik<br />

somut biçemleriyle daima yakından bağlantılı olarak) “dil sistemi”,<br />

“monolojik sözce”, “konuşan individuum” gibi kavramlara, farklılaşan<br />

çeşitli anlam nüansları eklemişlerdir, ama kavramların temel<br />

içeriği değişmeden kalır. Bu temel içerik, Avrupa dillerinin özgül<br />

toplumsal-tarihsel yazgılarınca, ideolojik söylemin yazgılarınca ve<br />

ideolojik söylemin kendi tarihsel gelişimi boyunca özgül toplumsal<br />

alanlarda ve özgül evrelerde yerine getirdiği tikel tarihsel görevlerce<br />

koşullanır.<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!