17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lere, kendilerine yabancı olan, kendilerinin olmayan bir tür kanonu<br />

iliştirilmesi anlamına gelmez. Sonuçta, romanın kendisine ait bir<br />

kanonu yoktur. Tam da doğası gereği kanonik değildir. Roman bizzat<br />

yoğurulabilirliktir. Kendisini aramakta olan, kendisini incelemekte<br />

olan ve yerleşik biçimlerini gözden geçirilmeye maruz bırakan<br />

bir türdür. Aslında, kendisini gelişmekte olan gerçeklikle doğrudan<br />

temas mıntıkasında yapılandıran bir türe açık olan tek olanak<br />

da budur. Bu nedenle, öbür türlerin romanlaşması, bu türlerin yabancı<br />

bir tür kanonuna boyun eğmelerini gerektirmez; bilakis, romanlaşma<br />

bu türlerin kendi benzersiz gelişimlerini frenleyen her<br />

şeyden, onları romanla birlikte, kendilerini tüketmiş biçimlerin bir<br />

tür biçemleştirilişine dönüştürecek olan her şeyden kurtulmaları<br />

anlamına gelir<br />

Bu denemede, çeşitli görüşlerimi biraz soyut bir biçimde geliştirdim.<br />

Çok az örnek verildi, bu örnekler de yalnızca romanın gelişimindeki<br />

eski bir dönemden alındılar. Seçimimin, bu dönemin<br />

öneminin büyük ölçüde göz ardı edilmiş olması gerçeği tarafından<br />

belirlendiğini ifade etmeliyim. İnsanlar romanın antik dönemi hakkında<br />

konuştuklarında, geleneksel olarak akıllarına gelen yalnızca<br />

“Yunan romanı” oluyor. Romanın antik dönemi, türün doğru anlaşılması<br />

açısından son derece önemlidir. Ama antik dönemlerde roman,<br />

gerçekte tüm potansiyelini geliştiremezdi; bu potansiyel ancak<br />

modern dünyada gün ışığına çıktı. Antikitenin çeşitli yapıtlarında<br />

sonuçsuz şimdinin, geçmişten ziyade geleceğe daha fazla yakınlık<br />

hissetmeye başladığına dikkat çektik. Antik bir toplumda zamansal<br />

bir perspektifin bulunmayışı, gerçek bir geleceğe yönelik<br />

bu yeniden yönelim sürecinin kendisini tamamlayamamasını garantiledi;<br />

sonuçta gerçek bir gelecek kavramı yoktu. Böylesi bir yeniden<br />

yönelim ilk kez Rönesans döneminde ortaya çıktı. Bu dönemde,<br />

şimdiki zaman (yani, zamandaş olan bir gerçeklik) ilk kez<br />

kendisini yalnızca geçmişin tamamlanmamış sürekliliği olarak değil,<br />

yanı sıra yeni ve kahramanca bir başlangıca benzer bir şey olarak<br />

duyumsamaya başladı. Gerçekliğin zamandaş şimdi düzeyinde<br />

yeniden yorumlanması artık yalnızca gerçekliğin alçaltılması değil,<br />

yeni ve kahramanca bir alana yükseltilmesi anlamına da geliyordu.<br />

207

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!