17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

li bir bütünmüş gibi, öğeleri kendileri dışında hiçbir şey, başka hiçbir<br />

sözce varsaymaksızın kapalı bir sistem oluşturan bir bütünmüş<br />

gibi kavranmıştır. Sanatsal bir yapıt içeren sistemin, bir dil sistemine<br />

benzediği, başka dillerle diyalojik bir ilişkide bulunamayan bir<br />

sistem olduğu düşünülüyordu. Biçembilimin bakış açısından, sanatsal<br />

yapıt bir bütün olarak -bu bütün ne olursa olsun- kendine<br />

yeterli ve kapalı, yazara ait bir monolog, kendi sınırlarının ötesinde<br />

yalnızca pasif dinleyicilerin bulunduğunu varsayan bir monologdur.<br />

Sanat yapıtını verili bir diyalog içerisinde yer alan bir yanıt<br />

olarak, biçemi aynı diyalogdaki diğer yanıtlarla olan karşılıklı ilişkisince<br />

(yani konuşmanın bütününde) belirlenen bir yanıt olarak tahayyül<br />

ettiğimiz takdirde ise, geleneksel biçembilimin böyle diyalojikleşmiş<br />

bir biçemi ele almaya yönelik yeterli bir araç sunmadığını<br />

görürüz. Bu biçem(bilim)sel kategorinin en çarpıcı ve görünüşte<br />

en belirgin tezahürleri -polemik biçem, parodi, ironi- genellikle<br />

şiirsel fenomenler olarak değil retorik fenomenler olarak sınıflandırılır.<br />

Biçembilim biçemsel her fenomeni, tek bir bağlamın zindanına<br />

hapsederek, kendine yeterli ve sımsıkı kapalı belirli bir sözcenin<br />

monolojik bağlamında kilit altında tutar; diğer sözcelerle mesaj<br />

alış verişinde bulunamamakta, başka sözcelerle ilişki kurarak<br />

kendi biçemsel gerektirimlerini gerçekleştirememekte ve kendisini<br />

kendi tekil kapalı bağlamında tüketmeye mahkûm olmaktadır.<br />

Dilbilim, biçembilim ve dil felsefesi -Avrupa dilsel-ideolojik<br />

yaşamının büyük merkezileştirici eğilimlerinin hizmetindeki güçler<br />

olarak- her şeyden önce çeşitlilikte birlik arayışına girdi. Dillerin<br />

şu anki ve geçmiş yaşamında “birlik arama yönelimi”, felsefi ve<br />

dilbilimsel düşüncenin dikkatini söylemin en katı, en dengeli, değişme<br />

olasılığı en az olan ve en mono-semik (tekanlamlı) boyutları<br />

üzerinde -en başta da, sese ilişkin (fonetik) boyutları üzerindeyoğunlaştırdı,<br />

ki bunlar, söylemin değişmekte olan toplumsal-anlamsal<br />

alanlarından en uzak olan boyutlardır. İdeolojiyle dolu gerçek<br />

“dil bilinci”, yani fiili heteroglossia’ya ve çok-dilliliğe katılan<br />

“dil bilinci” görüş alanının dışında kalmıştır. Akademisyenlerin, dilin<br />

yaşamındaki merkezsizleştirici eğilimlerin taşıyıcısı olan, ya da<br />

en azından heteroglossia’nın etkisini fazla temel bir düzeyde<br />

50

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!