17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ak kavranması gerekir, ama ameli potansiyel (yani, bizim tarafımızdan<br />

yeniden-yaratılmış) anlamlandırıcı ifadesinin (dürtüler,<br />

erekler, uyarıcılar, bilinç derecesi vb.) dışında kavramak olanaksızdır.<br />

Sanki insanın konuşmasına neden oluyor gibiyizdir (önemli beyanlarını,<br />

açıklamalarını, itiraflarını, kabullerini inşa ediyor ve<br />

muhtemel veya gerçek iç konuşmanın gelişimini tamamlıyor vb.<br />

gibiyizdir). Gerçek veya muhtemel metin ve onun anlaşılması her<br />

yerdedir. Araştırma, bir sorgulama ve söyleşi, yani diyalog haline<br />

gelir. Doğayı sorguya çekmeyiz, zaten doğa da bizi yanıtlamaz. Soruları<br />

kendimize sorarız ve gözlemi veya deneyi bir yanıta ulaşacak<br />

şekilde düzenleriz. İnsanı incelerken, her yerde göstergeler arar buluruz<br />

ve bu göstergelerin anlamlarını kavramaya çalışırız.<br />

Öncelikle, somut metin biçimleriyle ve metinlerin somut yaşam<br />

koşullarıyla, karşılıklı ilişkileri ve etkileşimleriyle ilgileniriz.<br />

Tek tek sözcelere de içeriden sızan sözceler arası diyalojik ilişkiler,<br />

üstdil alanına girmektedir. Bu diyalojik ilişkiler, hem dil sistemindeki<br />

hem de tek tek sözcelerdeki öğeler arasında kurulması<br />

mümkün olan tüm dilsel ilişkilerden kökten farklıdır.<br />

Sözcenin üstdilsel doğası (söylem üretimi).<br />

Tek bir sözce içindeki anlamsal bağlar (her ne kadar potansiyel<br />

olarak, örneğin bilim sisteminde sonsuz olsa da) göndergesel bakımdan<br />

(kelimenin geniş anlamıyla) mantıksaldır, ama muhtelif<br />

sözceler arasındaki anlamsal bağlar diyalojik hale gelir (ya da en<br />

azından, diyalojik bir renge bürünür). Fikirler çeşitli sesler arasında<br />

dağılır. Sesin müstesna önemi, kişilik.<br />

Dilsel öğeler, bu sözcelere bölünme bakımından nötrdür; sözcenin<br />

sınırlarını tanımaksızın, seslerin egemenliğini tanımaksızın özgürce<br />

hareket ederler.<br />

Peki ama, sözcenin kesin sınırları nasıl belirlenir? Üstdilsel güçlerce.<br />

Edebi-olmayan sözceler ve sınırları (yanıt vermeler, mektuplar,<br />

günlükler, iç konuşma vb.) bir edebi yapıta (örneğin, romana) aktarılır.<br />

Anlamları burada tümüyle değişir. Diğer seslerin yankıları<br />

üzerlerine çullanır ve yazar/yaratıcının kendisinin sesi onlara dahil<br />

olur.<br />

349

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!