alıyor. Eğer, bir an için gerekli kuralların tutarlı olduğunu kabul edersek,o vakit, Kaplan'ın varsayım ve tanımlarına göre, herhangi bir sistem,devletler bu kurallara uydukları sürece, sonsuza dek dengede (yanikararlı denge halinde) kalacak. Sözünü ettiğimiz çember işte budur.Bu çember nasıl kırılabilir? Değişkenlik nasıl mümkün olabilir? Kaplan,değişikliğin sistemin başka durumlarından kaynaklandığını söylüyor,ancak uluslararası ilişkiler alanında yazarken, bu olasılığı resmen sistemterimleri içinde ele almıyor. Aslında O'na göre uluslararası sistemdekideğişkenliğin kökeninde aktörlerin davranışı ve daha özgül olarak onlarıngerekli kurallara uymamaları yatıyor. Devletlerin kendileri "sistemdışından gelen sarsıntıların" kaynaklarını oluşturuyor. O halde, Kaplan'agöre, devletler bir yönleriyle uluslararası sistemin "çevresi" demek oluyor.52 Kaplan'ın uluslararası sistemi çevresiyle olan ilişkisi içinde düşünememesineve çevre ile sistem arasında bir sınır çizememesine şaşmamalı.Kaplan yukarıda sözü edilen gerekliliklerden birincisini karşılıyamamışdurumdadır.Kaplan, uluslararası sistemin kimliğini saptamayı gerektiren ikincizorunluluğu da aynı derecede güç buluyor. Karşılaştığı güçlük devletlereikinci bir açıdan bakıp, onları çevreler olarak değil altsistemler olarak elealınca ortaya çıkıyor. Devletler hem altsistemler, hem de kendi içlerindebütünlük gösteren sistemler olduklarına göre, onlara dalgalanmaların kaynaklandığısistemler gözüyle de bakılabilir. Gerginlikler, işlevsizlikler(dysfunction), denge bozucu olaylar Kaplan'ın tanımına göre, (altsistemlerya da çevre olarak nitelendirilmelerine bakılmaksızın) aktörlerin kendilerindendoğmaktadır. Kaplan'ın deyimi ile uluslararası sistem, "altsisteminbaşat olduğu kutba doğru eğilim göstermektedir." Kendisi, örneğin"güç dengesi" sistemini "altsistemin başat olduğu" bir sistem olarakgörmektedir, çünkü "güç dengesi uluslararası sistemin kuralları bireyselulusal sistemin kurallarına göre ikincil durumdadırlar" (1964, s. 17,125, 129).Burada, pek çok başka yerde olduğu gibi, Kaplan'ın kullandığı dilokuyucuyu yanılmalara götürecek kadar muğlak ve gevşek kullanımlarladoludur. Aynı sayfanın içinde altsistemlerin başatlığı paylaştığını ve "gereklialtsistemlerin oligopolist pazarda var olana benzeyen bir denge halindeolabileceklerini" yazabilmektedir (1964, s. 17). Altsistemlerin, başatlığıpaylaşmak bir yana, başat olabileceklerini düşünmek bile akladurgunluk veriyor. Altsistemin başat olabileceğini düşünmek, sistem yaklaşımınınreddedilmesinden başka ne anlama gelebilir? Ayrıca, oligopolistbir pazar, şirketlerin pazara hakim oldukları bir durumu değil, pazarınve şirketlerin birbirlerini ne oranda etkilediklerinin belli olmadığı bir68
pazar halidir. İktisatta, şirketlerin çevresi olarak alınan pazar kavramıiyi tanımlandığı için, pazarın ve şirketlerin derecesi araştırılabilir. Kaplan'dadevletlerin çevrelerinin işlemsel ve ayrı bir tanımı hiç bir zamanverilmemiş. Demekki Kaplan sistemi ve altsistemin etkilerinin naısl araştırılacağıkonusunda bize hiç bir öneride bulunmuyor. Böylece sisteminveya altsistemin başatlığı konusunda gevşek değimlerle tatmin olmak zorundakalıyor.Kaplan'ın ikinci önkoşula uymamasının sonuçları şimdi belirginleşiyor.Bir sistemi, birbirleri ile ilişkili bir değişkenler seti v.s. diye tanımlamak,belli bir değişkenler gurubunun neden bir set oluşturduğunu tanımlamayıgerektirir. Kendisinin de söylediği gibi "bir sistem zamaniçinde bir kimliğe sahip olduğuna göre, onun, değişik zaman dilimlerindealdığı değişik biçimleri anlatabilmek gereklidir. Aynı zamanda, değişikdurumların oluşmasına neden olan değişken değişikliklerini bulmakta önemlidir" (1964, s. 4). Bu iyi hoş, fakat sistemin kimliğini saptamakiçin önerdiği ölçütler zayıf ve tam değil. Açıktır ki, bir sistemin değişikdurumlarını anlatamıyorsak ve onları doğuran değişkenleri belirtemiyorsakelimizde bir sistem yok demektir. Ancak, sadece bunu söylemek, asılsoruya yani, bir seti oluşturan şeyin ne olduğu sorusuna bir cevap vermiyor.Kaplan bu soruya yanıt vermek yerine, onun önemini vurguluyor.Kendisinin her sisteminin "modeli" aslında model değil, uluslararası ilişkilerianlamak için önemli olduğu varsayılan bir takım değişkenler topluluğudur.Bir başka Kaplan'ın, Abraham Kaplan'ın işaret ettiği gibi,"Bir sistem, bir başka sistemin modeli olduğu zaman, onlar birbirlerineiçerikte değil, biçimde benzerler". A. Kaplan şunu da ilave ediyor, yapısalözellikler büyük ölçüde hayaldirler zira, onlar sadece ilişkilerin içeriğideğil biçimi ile ilgilidirler (1964, s. 263-64). Morton Kaplan, biçim sorunuile ilgilenmiyor bile. Bu, doğal olarak, onun hareket-sistemi yakınlığındandoğuyor. Kaplan değişik sistemleri onların yapılarına göre düşünmüyor,bunun yerine onları birleştirici faaliyetler ölçeğine göre sıralıyor(19964, s. 21). Kaplan'ın ne yaptığını bilmek, kendisinin aksi haldehayretle karşılanması gerekecek olan şu sözlerine anlam kazandırıyor: "Kuram —ve özellikle sistem kuramı— değişik disiplinlerden almandeğişkenlerin birleştirilmesine izin veriyor" (M.A. Kaplan, 1964'de yeralan 1957 baskısının önsözü). Değişik alanlardaki değişkenler normal olarakiçerikleri açısından da farklılık gösterirler. İçerik farklı bile olsa, benzerolanlar arasında ödünç almalar meşrudur. Biçimdeki benzerlik, disiplinlerarasında, kuram ve kavramları uygulama olanağı sağlar. İşte buödünç almalarda genel-sistem kuramının olası önemi yatmaktadır. Değişkenlerinödünç alınması, eğer olanaklı olsa bile, entellektüel çalışmalarıileriye götürmez. Çünkü değişkenlerin ödünç alınıp, almamıyacağı69
- Page 1:
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL B
- Page 7:
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜBu kitap, Han
- Page 11:
ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMIKe
- Page 14 and 15:
Ibileceği olanağını öne sürm
- Page 16 and 17:
Newton'un evrensel yerçekimi kuram
- Page 18 and 19:
heveslileri olduğu halde varolan k
- Page 20 and 21:
însan daima gelişmiş yöntemler
- Page 22 and 23:
lında, bir kuram veya onun modeli
- Page 24 and 25:
Kuramdaki değişiklikler, sözcük
- Page 26 and 27:
şarılı olsa bile, hatırlanmalı
- Page 28 and 29: sındaki korelasyonu naklediyorlar.
- Page 30 and 31: yada olup bitenlerin sebebi olarak
- Page 32 and 33: iyi fırsatlar için dış ülkeler
- Page 34 and 35: Manifesto'da Marks ve Engels kapita
- Page 36 and 37: Eğer ima edilen sebebler ikna edic
- Page 38 and 39: manları massettikçe emperyalizm k
- Page 40 and 41: değiştikleri halde, kuramımı b
- Page 42 and 43: len değişiklikleri dikkatli bir
- Page 44 and 45: an, "itme" ilkesinin işlediği art
- Page 46 and 47: Uyacaktır." Bu unsurlar bazı geli
- Page 48 and 49: ceden kestirebilir miydik? Şu soru
- Page 50 and 51: yapıcı bir amaç için her araca
- Page 52 and 53: cesi olduğuna inanmakta; bazılar
- Page 54 and 55: gösterir, değişen siyasal liderl
- Page 56 and 57: kopmalarını zorlaştırmaktadır.
- Page 58 and 59: öğeyi hesaba katmak bizi uluslara
- Page 60 and 61: Yalnızca bu örneklerden bahsetmek
- Page 62 and 63: ların örgütlenme şeklinden de e
- Page 64 and 65: daki farklılığı etkiler (Waltz,
- Page 66 and 67: Eğer yazara göre bunlar sistemin
- Page 68 and 69: Bu tip bir bilim adamı, birimler a
- Page 70 and 71: Gittikçe artan bir biçimde Hoffma
- Page 72 and 73: özellikleri, amaçları ve davran
- Page 74 and 75: olan inancı, yazılarının canlı
- Page 76 and 77: kuralların çatışması ile karş
- Page 80 and 81: yalnızca ampirik bir sorundur. Kap
- Page 82 and 83: kendi çıkarlarını güden iki ya
- Page 84 and 85: kuramın gelişmesine en önemli ma
- Page 86 and 87: yalizmin bu amacı gerçekleştireb
- Page 88 and 89: kullanmışlardır. Bunlar da ulusl
- Page 90 and 91: Bu şekilde, çember, bir uluslarar
- Page 92 and 93: tıyormuş gibi bahsetmektedirler k
- Page 94 and 95: Uluslararası politikanın incelenm
- Page 96 and 97: da kullanılabilir. Uygulanan yönt
- Page 98 and 99: 33 İzleyecek olan sayfalardaki gü
- Page 100 and 101: Bochenski, J.M. (1965). The Methods
- Page 102 and 103: Keynes, John M. (n.d.). The General
- Page 104 and 105: Singer, J. David, ed. (1968). Quant
- Page 107: DÜNYA SİYASAL SİSTEMİGeorge H.
- Page 110 and 111: şı karşıya kalacaklardı. Devle
- Page 112 and 113: uçaklar savaşı daha etkili kılm
- Page 114 and 115: yon'dan korkmak ingiltere'yi aynen
- Page 116 and 117: tine geçmesi için gemlendiğini g
- Page 118 and 119: Nükleer silahlar hiç olmazsa, Rom
- Page 120 and 121: müyor mu? Eğer saldın ve savunma
- Page 122 and 123: iki taraf da kontrolleri altındaki
- Page 124 and 125: vaşmı izleyen yılların "revizyo
- Page 126 and 127: İstilalar ve hükümet darbeleri k
- Page 128 and 129:
yüklüyor olabiliriz. Belki de sav
- Page 130 and 131:
kimlik kazandığı için mi oluyor
- Page 132 and 133:
slndan değişik roller oynarlar. J
- Page 134 and 135:
Burada ileri sürülen mantık, nü
- Page 136 and 137:
lamalar meydana getirebilirler. Şi
- Page 138 and 139:
atı toplumlarının "Sovyet Bloğu
- Page 140 and 141:
Ekonomik açıklamalar aranması do
- Page 142 and 143:
Bir anlamda bu söylenenler "çöz
- Page 144 and 145:
landa Cumhuriyet Ordusu) bu arzuyu
- Page 146 and 147:
Eğer bir dünya devletine gönüll
- Page 148 and 149:
hepsinin eşit biçimde yararlanaca
- Page 150 and 151:
önlemleri tanımlayabilir, ya da,
- Page 152 and 153:
Ülkeler arasındaki ticaret ilişk
- Page 154 and 155:
iktisadi karşılık beklediğini h
- Page 156 and 157:
Herz, John H. (1951). Political Rea
- Page 158:
Vernon, Raymond (1971). Sovereignty