yalnızca ampirik bir sorundur. Kaplan, bir sistemin kimliği sorununu yanisistemin yapısını ve biçimini tanımlama sorununu çözemediği için, birgenel sistem yaklaşımının benzer kuramları değişik alanlara uygulamakolanağı yaratan avantajından yararlanıyor.Kaplan'ın, bir sistemin kimliğini, çevresinden ve parçalarından ayrıolarak saptamaktaki başarısızlığı kendisinin yaklaşımının uygulanabileceğidurumları ciddi olarak sınırlıyor. Sık sık devletlerin davranışlarınınuluslararası sistem üzerindeki etkilerinin ne olabileceği sorusunu soruyor.Kendisi bu soruyu tersine çevirerek soramıyor, çünkü sistemin yapısınınaktörler üzerinde bir örgütsel sınırlama aracı olabileceği hakkında hiçbir fikri yok. Böyle bir sınırlama bir sistemden ötekine, beklenen sonuçlarınıda değiştirecektir. Kaplan, sistemin aktörlerini nasıl etkiliyeceğinisöyliyemediğine göre, onun açıklamaları ve kestirilen yalnızca sisteminkendisi hakkında olacaktır. Örneğin sistemin denge koşulları, istikrarlılığınboyutları ve sistemin değişim gösterme olasılığı gibi şeylerle meşguloluyor (Bkz. M.A. Kaplan, 1964, önsöz).Kaplan'ın yaklaşımındaki sınırlılıkları dikkatlice açıklamak yararlıolacaktır, çünkü söz konusu edilecek noktalar herhangi bir sistem yaklaşımıiçin geçerlidir. Bu işi burada yaparken, sistemler hakkında şimdiyekadar söylemiklerimi de özetlemiş ve güçlendirmiş olacağım.Kaplan'ın yaklaşımının sınırlılığı, inceleme konusu olarak ele aldığıuluslararası ilişkiler ile bu konunun organizasyonu arasında fark gözetmemesindenve birimlerin etkileşimi ile onların dizilmelerini birbirindenayırmasından kaynaklanıyor. Bu başarısızlıklar, Kaplan'ı aynen StanleyHoffmann'ın elde ettiği sonuçlara götürüyor. Bir defa daha açıkça sistemikbir yaklaşım, indirgemeci hale geliyor. Mamafih, kökenler, kullanılanyöntemler ve katedilen mesafe o derece değişik ki, Hoffmann veKaplan da işin farkına varmamışlar. Daha az tutarlı olmakla birlikte,Kaplan da Hoffmann gibi, devletlerin ilişkilerini, (etkileşme anlamındaalındığında) sistemik düzeyde ele alıyor. Bu, örneğin, Kaplan sıkı kurallıiki kutuplu sistemi, gevşek kurallı iki kutuplu sistemden ayırırken izlediğiyöntemde açıkça belli oluyor (1964, s. 36-45). Kaplan bir başka temelnoktada Hoffmann'dan ayrılıyor gibi görünüyorsa da, bunun gerçek olmadığıortaya çıkıyor. Kaplan, kendi sistemlerinin bütün devletler içingeçerli olduğunu ve sistem düzeyinde tek tek devletlerin kimliklerininönemli olmadığını öne sürüyor. Oysa, eğer sistemin kendisi devletlerindavranışı hakkında açıklayıcı olmıyacak kadar muğlak bir biçimde düşünülmüşiseo takdirde Kaplan için en can alıcı soru (yani Devletlerinkendisinin kurallarına uyup uymayacakları sorusu) o devletlerin neyebenzediklerine bağlı olacaktır!. Hem devletlerin özellikleri açısından vehem de onların ilişkileri açısından, yaklaşım indirgeyici olarak ortaya çı-70
kıyor. Kaplan, işlev ve süreç üzerinde durduğu için, dikkatini devletlerindavranış ve etkileşimi üzerine toplamış oluyor. Onun önerileri kararverme birimleri ve onların izlediği kurullar ile ilgili. Yoksa bu önerilerin,değişik uluslararası sistemlerin bu birimler üzerindeki etkisini araştırmakile bir ilgileri yok (1964, bölüm 5 ve 6).Kaplan'ın yöntemi aslında, değişkenlerin karekterini ve etkileşiminiinceleyen ve bu etkileşimin toplamının sistemin betimlenmesi anlamınageldiği klasik yöntemdir. O halde çözümlememize devam edelim. Eğerbu doğru ise, Kaplan'ı eleştirenler içinde O'nun karmaşık yapı ve yöntemlerinigereksiz bulanlar haklıdırlar. Onların eleştirileri geçerlidir vebuna bir çok örnek verilebilir. İşte bunlardan biri: Kaplan'ın geribildirim(feedback) kavramı. Bu kavram sibernetik biliminden ödünç alınmıştırve şöyle tanımlanır: "bir hareketin belli bir kalıba uymasını arzuladığınızzaman, kalıp ile gerçek hareket arasındaki sapma yeni birgirdi olarak kullanılır. Bu girdi hareketi kalıpta öngörülen hareket biçimineyaklaştırmaya yarıyacaktır." (Wiener, 1961, s. 6-7). Bu tanım gereği,geribildirim yalnızca bir örgüt içinde işler; yani geribildirim kavramınınhiyerarşik dizilme dışında ayrı, kesin ve teknik bir anlamı yoktur(Bertalanffy, 1968, s. 42-44; Koestler, 1971, s. 204). Kaplan'ın ve birçokbaşkalarının gözde örneği olan, bir termostatın fırının ısısını belirlenmişdar sınırlar içinde tutması olayı Wiener'in tanımına uygundur, yanikontrol eden bir aygıt ve kontrol edilen ve belli bir sonucu doğuran biralet. Fakat uluslararası ilişkilerde bu kavramların karşılığı olabilecekşeyler neler olabilir? Hiçbirşey. Kaplan bu sözcüğü yerinde kullanıp kullanmadığınabakmaksızın kullanıyor. O halde "geribildirim" sözcüğü, devletlerin,bazı durumlarda, başka devletlerin tepkisine bakarak hareketlerinideğiştirmeleri ve bu ilk devletlerin de yapılan değişikliğe göre yenidentavır almalarını anlatmak için kullanılıyor. Ancak, bu düşünce yenibirşey getirmiyor, ve orijinal bir kavram oluşturmuyor. Fırın ve termostatbirleşmiş ve ayni şey haline gelmiş oluyor. Kontrol eden ile, kontroledilen aktör birbirinden ayrılamıyor.Ne yazık ki Charles McClelland'ın şu sözünü paylaşmamak elde değil: "Kaplan, sistem kavramını hem popülerize etmiş, hem de esrarengizhale getirmiştir" (McClelland, 1970, s. 75). Kaplan'ın çalışmaları birkavramdan çok, bir yaklaşım ve sınıflandırma çabasıdır. Ancak bu yaklaşımda, iç tutarsızlıklar, çelişkiler ve kavramsal yetersizlikler yüzündenokuyucunun çözemiyeceği bilmecelerle doludur. Ayni nedenden ötürüsınıflandırma da pek yararlı değildir. Özet olarak, ve artan önem sırasınagöre şu gözlemler yerindedir :1. Kendi ana sistemi olan güç dengesini, tarihte örneği görülen beş büyükdevlet arasındaki yarışmaya bağlamakla, güç dengesi kavramının71
- Page 1:
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL B
- Page 7:
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜBu kitap, Han
- Page 11:
ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMIKe
- Page 14 and 15:
Ibileceği olanağını öne sürm
- Page 16 and 17:
Newton'un evrensel yerçekimi kuram
- Page 18 and 19:
heveslileri olduğu halde varolan k
- Page 20 and 21:
însan daima gelişmiş yöntemler
- Page 22 and 23:
lında, bir kuram veya onun modeli
- Page 24 and 25:
Kuramdaki değişiklikler, sözcük
- Page 26 and 27:
şarılı olsa bile, hatırlanmalı
- Page 28 and 29:
sındaki korelasyonu naklediyorlar.
- Page 30 and 31: yada olup bitenlerin sebebi olarak
- Page 32 and 33: iyi fırsatlar için dış ülkeler
- Page 34 and 35: Manifesto'da Marks ve Engels kapita
- Page 36 and 37: Eğer ima edilen sebebler ikna edic
- Page 38 and 39: manları massettikçe emperyalizm k
- Page 40 and 41: değiştikleri halde, kuramımı b
- Page 42 and 43: len değişiklikleri dikkatli bir
- Page 44 and 45: an, "itme" ilkesinin işlediği art
- Page 46 and 47: Uyacaktır." Bu unsurlar bazı geli
- Page 48 and 49: ceden kestirebilir miydik? Şu soru
- Page 50 and 51: yapıcı bir amaç için her araca
- Page 52 and 53: cesi olduğuna inanmakta; bazılar
- Page 54 and 55: gösterir, değişen siyasal liderl
- Page 56 and 57: kopmalarını zorlaştırmaktadır.
- Page 58 and 59: öğeyi hesaba katmak bizi uluslara
- Page 60 and 61: Yalnızca bu örneklerden bahsetmek
- Page 62 and 63: ların örgütlenme şeklinden de e
- Page 64 and 65: daki farklılığı etkiler (Waltz,
- Page 66 and 67: Eğer yazara göre bunlar sistemin
- Page 68 and 69: Bu tip bir bilim adamı, birimler a
- Page 70 and 71: Gittikçe artan bir biçimde Hoffma
- Page 72 and 73: özellikleri, amaçları ve davran
- Page 74 and 75: olan inancı, yazılarının canlı
- Page 76 and 77: kuralların çatışması ile karş
- Page 78 and 79: alıyor. Eğer, bir an için gerekl
- Page 82 and 83: kendi çıkarlarını güden iki ya
- Page 84 and 85: kuramın gelişmesine en önemli ma
- Page 86 and 87: yalizmin bu amacı gerçekleştireb
- Page 88 and 89: kullanmışlardır. Bunlar da ulusl
- Page 90 and 91: Bu şekilde, çember, bir uluslarar
- Page 92 and 93: tıyormuş gibi bahsetmektedirler k
- Page 94 and 95: Uluslararası politikanın incelenm
- Page 96 and 97: da kullanılabilir. Uygulanan yönt
- Page 98 and 99: 33 İzleyecek olan sayfalardaki gü
- Page 100 and 101: Bochenski, J.M. (1965). The Methods
- Page 102 and 103: Keynes, John M. (n.d.). The General
- Page 104 and 105: Singer, J. David, ed. (1968). Quant
- Page 107: DÜNYA SİYASAL SİSTEMİGeorge H.
- Page 110 and 111: şı karşıya kalacaklardı. Devle
- Page 112 and 113: uçaklar savaşı daha etkili kılm
- Page 114 and 115: yon'dan korkmak ingiltere'yi aynen
- Page 116 and 117: tine geçmesi için gemlendiğini g
- Page 118 and 119: Nükleer silahlar hiç olmazsa, Rom
- Page 120 and 121: müyor mu? Eğer saldın ve savunma
- Page 122 and 123: iki taraf da kontrolleri altındaki
- Page 124 and 125: vaşmı izleyen yılların "revizyo
- Page 126 and 127: İstilalar ve hükümet darbeleri k
- Page 128 and 129: yüklüyor olabiliriz. Belki de sav
- Page 130 and 131:
kimlik kazandığı için mi oluyor
- Page 132 and 133:
slndan değişik roller oynarlar. J
- Page 134 and 135:
Burada ileri sürülen mantık, nü
- Page 136 and 137:
lamalar meydana getirebilirler. Şi
- Page 138 and 139:
atı toplumlarının "Sovyet Bloğu
- Page 140 and 141:
Ekonomik açıklamalar aranması do
- Page 142 and 143:
Bir anlamda bu söylenenler "çöz
- Page 144 and 145:
landa Cumhuriyet Ordusu) bu arzuyu
- Page 146 and 147:
Eğer bir dünya devletine gönüll
- Page 148 and 149:
hepsinin eşit biçimde yararlanaca
- Page 150 and 151:
önlemleri tanımlayabilir, ya da,
- Page 152 and 153:
Ülkeler arasındaki ticaret ilişk
- Page 154 and 155:
iktisadi karşılık beklediğini h
- Page 156 and 157:
Herz, John H. (1951). Political Rea
- Page 158:
Vernon, Raymond (1971). Sovereignty