27.06.2013 Views

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çok sayıda uluslararası sözleşmenin tarafı durumundaki Türkiye, üyesi bulunduğu<br />

uluslararası kuruluşlarca üretilen insan hakları belgelerinin azınlıklara ilişkin maddelerine<br />

çekince koymuş, salt azınlıkları konu alan belgelere ise taraf olmamıştır. Kasım 1989’da BM<br />

Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1995 yılında onaylayan Türkiye,<br />

Sözleşme’nin azınlık mensubu çocukların dil ve eğitim haklarıyla ilgili 17, 29 ve 30.<br />

maddelerine çekince koymuştur. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin Ulusal Azınlıkların<br />

Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşmesi ile Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı’nı<br />

onaylamamıştır. 33<br />

Türkiye’nin yaptığı ilk azınlık anlaşması, Balkan Harbinden sonra imzaladığı 14<br />

Kasım 1913 tarihli Atina Anlaşmasıdır. 34<br />

Selçuklu devletinden Osmanlı İmparatorluğuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne dek azınlık<br />

ve halklar sürekli baskıya uğramış, kimlikleri yadsınmış ya da asimile edilmek istenmiştir.<br />

Ulus – devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ne ise bu coğrafyada yaşayan pek çok halk – Türk,<br />

Kürt, Laz, Gürcü, Çerkes gibi- Türk kimliği içerisinde eritilmek istenmiş ve baskılara<br />

uğramıştır. 35 Bunun yanında Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin<br />

azınlıklar konusunda sonsuz hoşgörü içerisinde olduğunu savunanlar da az değildir. Her iki<br />

görüşün de kendilerine göre haklılık payları vardır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />

azınlıklara sağlamış olduğu hoşgörü sonucunda cevap olarak ihanet görmesi Türkiye’nin bu<br />

konulara daha itinalı yaklaşmasını doğurmuştur. Bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti<br />

azınlıklar konusunda, birçok bakımdan ve pek çok Avrupa ülkesinden daha da ileridedir.<br />

Yunanistan’a baktığımız zaman ise; İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ve 1991 yılı<br />

başlarına kadar, Yunanistan’ın izlediği azınlık politikası gerek yurt içindeki tutumu gerekse<br />

dışa dönük davranışlarıyla azınlık aleyhtarlığıyla tanınır… bu politikanın ana özelliği İkinci<br />

Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki yılların pratiğine bağlı kalmasıdır. Modası geçmiş<br />

hukuksal yada hukuk görünümlü kalıntılar arkasına sığınıp Avrupa’daki gelişmeleri izlemek<br />

istememiş yada bunu becerememiştir. 36<br />

33 İnanç, Uluslararası Belgelerde…, ss. 45 - 46<br />

34 Gürün, Bükreş-Paris…, s.199<br />

35 Erol Anar, Öte Kıyıda Yaşayanlar, İstanbul, Belge Yayınları, Ocak 1997, ss. 38-39<br />

36 Alexis Heraclides, Yunanistan ve Doğudan Gelen Tehlike Türkiye, Çevirenler: Mihalis Vasilyadis – Herkül<br />

Milas, İstanbul, İletişim Yayınları, 2. Baskı, 2003, s.296<br />

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!