27.06.2013 Views

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

LOZAN'DAN GÜNÜMÜZE BATI TRAKYA'DA AZINLIK EĞİTİMİ ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uğraşmak zorunda kalmamak için onları bölgeden Türkiye’ye taşımaktı. Eğer böyleyse bu<br />

durumun o dönemde yapılmış çok büyük bir yanlış olduğunu söylemek gerekiyor.<br />

Bölgenin denize kadar inen düzlük bölümüne azınlık arasında Ova, burayla Rodop<br />

Balkanları arasındaki kısma Yaka, oranın da kuzeyindeki dağlık bölgeye Cebel, ya da daha<br />

yaygın deyimiyle Balkan Kolu adı verilmektedir. 77<br />

14. yüzyılın ilk yarısından başlayarak, yaklaşık 650 yıl boyunca Osmanlı sınırları<br />

içinde kaldıktan sonra, Yunanistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Batı Trakya bölgesi, Yunan<br />

idaresine geçmişti. O günden bu yana, Batı Trakya Türkleri Yunanistan yönetimlerince hep<br />

“Ankara’nın Truva Atı” olarak algılanmış ve Türkiye’nin “yayılmacı politikası” için silah<br />

olarak Batı Trakya Türklerini kullandığına inanılmıştır. Çoğu Yunanlı akademisyen ve<br />

politikacı, halen de Türkiye’nin batıya doğru yayılmacı bir politika izlediğine inanıyor. Oysa<br />

tam tersi, Türkiye dış politikasında hiçbir zaman etnik veya dinî temelli politikalar gütmedi.<br />

Diğer taraftan, Türkiye kamuoyu, Batı Trakya’daki Türklerin ne tür sıkıntılarla karşı karşıya<br />

kaldıklarını, günümüzde olduğu gibi, hiçbir zaman yeterince bilmedi. Uluslararası ilişkilerde,<br />

gerçekler kadar algılamalar da önemli. Bu bağlamda, ulusal kamuoyları, kendi azınlıklarını<br />

bir başka ülkenin veya ulusun değil, kendilerinin bir parçası olarak görmeyi benimsemedikleri<br />

sürece, azınlıkların sorunlarının salt dış etki ve baskılarla çözümlenmeye çalışılmasının<br />

etkinliği sınırlı bir yöntem olabileceği açık. 78<br />

Yunanistan ile eski çağlardan bu yana içselleştirilmiş bir ilişki yerine daha dolaylı<br />

yollardan kurulan bağlantı noktalarıyla bir araya gelen, ancak tarihin hemen her döneminde<br />

gerçekleşen yabancı kavimlerin istilaları ile buna bir kalıcılık kazandıramayan Trakya<br />

bölgesinin, Yunanistan ile fiziksel olarak gerçek anlamda bütünleşebilmesi ancak 1923<br />

yılında gerçekleşebilmiştir. Ne var ki bu fiziksel birleşmeye rağmen, bölge halkının önemli<br />

bir bölümünün nüfus mübadelesinin dışında tutulması ve dolayısıyla da Müslümanlardan<br />

oluşması, ulus devlet olma sürecini yaşayan Yunanistan’da bu durumun bir sorun olarak<br />

algılanmasına sebep olmuştur. Zaman içerisinde Lozan Anlaşması ile verilmiş bulunan birçok<br />

hakkın kullanımının, uluslaşma sürecini olumsuz yönde etkileyeceği düşüncesi ile<br />

engellenmesi veya anlaşmaya aykırı düşecek uygulamalar ile tamamen rafa kaldırılmasıyla,<br />

77 a.g.e., ss. 24 - 25<br />

78 Erhan Türbedar, “Batı Trakya Türk’ü Dertli”, www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp?ID=1149&kat1=23&kat2= ,<br />

22 Eylül 2006<br />

34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!