ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
68<br />
Rübâ’înin as›l anlam›<br />
“dörtlü”, “dört harfli”<br />
demektir.<br />
Eski Türk Edebiyat›na Girifl: Biçim ve Ölçü<br />
7 Etme âr ö¤ren ok› ehlinden<br />
Her fleyin ilmi güzel cehlinden<br />
8 Cehldür âdeme zindân-› belâ<br />
Ki düflenler göremez rûy-› rehâ<br />
9 Olmaya ilm kadar emr-i bülend<br />
‹lmden görmedi hiç kimse gezend<br />
10 Ger re’âyâ vü gerek sâhib-i tâc<br />
Lâ-büd olur ulemâya muhtâc<br />
Beyitlerin düz yaz›yla dil içi çevirisi<br />
1 Ö¤renmeye çal›flmamaktan sak›n; ilim ve çal›flmak, dikkat et, bunlar›n ikisi<br />
birdir.<br />
2 Çal›flma yoksa, ilim de ortaya ç›kmaz; biri olmazsa di¤eri de olmaz.<br />
3 ‹lim sahibi o zat (Hz. Muhammed) emretti: “Beflikten mezara kadar ilim iste,<br />
bunun için çal›fl.”<br />
4 ‹lim, k›y›s› olmayan bir büyük denizdir; onda âlim geçinen, ben bilirim diyen<br />
cahildir.<br />
5 Tanr›, cehalete ölüm, ilme de hayatt›r dedi; öyleyse, ölüler güruhuyla birlikte<br />
olma.<br />
6 Sorduklar› bir fleyi “bilmiyorum” demektense, “biliyorum” demek daha iyi<br />
de¤il mi?<br />
7 Utanma, bilenlerden oku, ö¤ren; bir fleyi bilmek, bilmemekten güzeldir.<br />
8 Bilgisizlik, insan için belâ zindan›d›r; o zindana düflenler art›k rahat yüzü<br />
görmezler.<br />
9 ‹lim kadar yüce bir ifl yoktur; ilimden hiç kimse zarar görmedi.<br />
10 Gerek s›radan halk olsun, gerekse tac sahibi (hükümdar) olsun, mutlaka bilginlere<br />
muhtaç olurlar.<br />
DÖRT MISRALI NAZIM <strong>B‹Ç‹M</strong>LER‹<br />
Rüba’î<br />
Rübâ’î bir edebiyat terimi olarak özel vezinlerle yaz›lm›fl dört m›sral› bir naz›m<br />
biçiminin ad›d›r. Bu naz›m biçimi ‹ran edebiyat›nda do¤mufl; Türk edebiyat›na<br />
da bu edebiyattan geçmifltir. Rübâ’înin kafiye düzeni iki beyitlik naz›mlarda oldu¤u<br />
gibi genellikle “a a x a”d›r. Bunun yan›nda k›t’a gibi “x a x a” fleklinde kafiyelenmifl<br />
ve dört m›sra› da birbiriyle kafiyeli rübâ’îler de vard›r. Dört m›sra› birbiriyle<br />
kafiyeli rübâ’îlere rubâ’-i musarra veya terâne ad› verilmifltir (bk. Örnek<br />
16).<br />
Rüba’î, bu naz›m biçimine özgü ahreb ve ahrem adlar› verilmifl iki grup vezinle<br />
yaz›l›r. Asl›nda rübâ’îyi naz›m ve k›t’adan ay›ran da budur. Rübâ’î vezinlerinin<br />
say›s› 24’e kadar ulafl›r. Bunlardan mef’ûlü ile bafllayan 12 vezin kal›b›na ahreb,<br />
mef’ûlün ile bafllayan 12 vezin kal›b›na da ahrem ad› verilmifltir. Türk flairlerinin<br />
Fars fliirinde di¤er naz›m biçimleri için kullan›lm›fl olan bütün vezinleri kullanmad›klar›<br />
ve bunlar aras›nda bir seçme yapt›klar› bilinmektedir. Bu flairler rübâ’î<br />
vezinlerinde de ayn› yola baflvurmufllar ve Fars fliirinde kullan›lm›fl rübâ’î vezinleri<br />
aras›nda da bir seçme yapm›fllard›r. Ahrem kal›plar›nda aç›k hece say›s› daha<br />
az oldu¤u; dolay›s›yla bu gruptaki vezinler Türkçenin ses sistemine uygun olmad›¤›<br />
için Türk flairler rübâ’îde daha âhenkli olan ahreb kal›plar›n› kullanmay›<br />
tercih etmifllerdir. Rübâ’înin kendine özgü vezinlerle yaz›lmak d›fl›nda bir baflka