ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
ESK‹ TÜRK EDEB‹YATINA G‹R‹fi: B‹Ç‹M VE ÖLÇÜ
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
92<br />
Eski Türk Edebiyat›na Girifl: Biçim ve Ölçü<br />
XVII. BEND<br />
1 Virdük dil ü cân ile r›zâ hükm-i kazâya<br />
Gam çekmezüz u¤rarsak eger derd ü belâya<br />
2 Koyduk vatan› gurbete bu fikr ile ç›kduk<br />
Kim renc-i sefer bâ’is olur izz ü alâya<br />
3 Devr eylemedük yer komaduk bir nice y›ldur<br />
Uyduk dil-i dîvâneye dil uyd› hevâya<br />
4 Olduk nereye varduk ise ›flka giriftâr<br />
Al›nd› gönül bir sanem-i mâh-likaya<br />
5 Ba¤dâd’a yolun düflse ger ey bâd-› seher-hîz<br />
Âdâb ile var hidmet-i yârân-› safâya<br />
6 Rûhî’yi eger bir sorar ister bul›nursa<br />
Derlerse bulufldun m› o bî-berg ü nevâya<br />
7 Bu matla’-› garrây› oku epsem ol anda<br />
Ma’lûm olur ahvâlümüz erbâb-› vefâya<br />
Hâlâ ki biz üftâde-i hûbân-› D›m›flkuz<br />
Ser-halka-i rindân-› melâmet-kefl-i ›flkuz<br />
Rûhî<br />
Terkîb-i bendin düz yaz›yla dil içi çevirisi<br />
I. BEND<br />
1 Bizi üzüm suyu (=flarap) ile sarhofl olmufl sanmay›n; biz harabat sakinleriyiz<br />
ve “elest meclisi”nin sarhofllar›y›z.<br />
Aç›klama: Harâbât, mecazen meyhane demektir; elest, Allah tealâ Âdem’i yaratt›ktan<br />
sonra onun soyundan gelecek olanlar›n ruhlar›n› da yaratm›fl ve onlara<br />
“elestü bi-rabbiküm (=ben sizin rabbiniz de¤il miyim?) demifl; onlar da “belâ<br />
(=elbette)” demifllerdir. Do¤u ‹slam edebiyatlar›nda ruhlar›n topland›¤› bu âleme<br />
“ezel meclisi”, “ruhlar meclisi”, “elest meclisi”, “can meclisi” gibi adlar verilmifltir.<br />
2 Namussuzlar ve ahlaks›zlar bizi de namussuz san›rlar; ama, bizim kadehin duda¤›n›<br />
ve fleyhin elinin ayas›n› öpmekten baflka amac›m›z yok.<br />
3 Dünya meclisinin bafl köflesini umup da ne yapal›m; biz flaraba tapanlardan›z;<br />
yerimiz de flarap küpünün dibidir.<br />
4 Kimseyi incitmek istemeyiz ama, kadehi k›ran sofunun hat›r›n› k›rar›z.<br />
5 Kötü niyetlilerin bizden uzak olmalar› daha iyidir; çünkü onlara att›¤›m›z ok<br />
yere düflmez; parma¤›m›zda yay kiriflini çekmek için tak›lm›fl yüksü¤ümüz var.<br />
6 fiu yokluk âleminde ne zengin ne de yoksuluz; ululara ululan›r; alçak gönüllülere<br />
karfl› da alçak gönüllü davran›r›z.<br />
7 Gönül ehli ile kadeh arkadafll›¤› ederiz; kavgam›z, gürültümüz yok; meyhanedeyiz<br />
ama, aflk sarhofluyuz.<br />
8 Biz can âlemi (=elest meclisi) meyhanesinin flarab› (=ilâhî aflk flarab›)yla sarhofluz<br />
ve kadeh çekenler meclisinin bafl›nday›z.<br />
Aç›klama: fiair bir daire biçiminde oturup elden ele kadeh dolaflt›r›p flarap<br />
içenleri bir halkaya benzetiyor, kendisinin de bu halkan›n bafl köflesinde oturdu-<br />
¤unu söylüyor.<br />
XVII. BEND<br />
1 Biz Tanr›’n›n takdirine canla baflla raz› olduk; art›k derde, belaya u¤rasak da<br />
gam çekmeyiz.<br />
2 Yolculukta çekilen çile, yüceli¤e ve ululu¤a sebep olur düflüncesiyle vatan›<br />
b›rak›p gurbete ç›kt›k.