16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

4DÖRDÜNCÜ MEKTÛBBu mektûb yine yüksek mürşidine yazılmışdır. Kıymeti çok büyük olanRamezân ayının üstünlüklerini ve (Hakîkat-i Muhammediyye)yi bildirmekdedir:Hizmetçilerinizin en aşağısı olan Ahmed, yüksek katınıza sunar ki, çokzemândan beri yüksek kapınızın hizmetçilerinin hâllerini bildiren mubârekmektûbunuza kavuşmakla şereflenemedim; gözlerim yoldadır. MubârekRamezân ayının gelmesi hayrlı olsun. Bu ayın Kur’ân-ı kerîm ile tambağlılığı vardır. Bu bağlılıkdan dolayı, Kur’ân-ı kerîm bu ayda inmeyebaşladı. Bekara sûresinin yüzseksenbeşinci âyetinde, (Kur’ân-ı kerîm Ramezânayında indirildi) buyuruldu. Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın zâtınınve şü’ûnlarının bütün kemâllerini kendinde toplamışdır, asl dâiresininiçindedir. Ona hiçbir zıl yaklaşmamışdır. (Kâbiliyyet-i Ûlâ) onun zıllidir.Ramezân-ı şerîf ayının Kur’ân-ı kerîm ile bağlılığı olduğu için, bu ay da bütünhayrları ve bereketleri kendinde toplamışdır. Bütün bir yıl içinde herhangibir yoldan herhangi bir kimseye gelen bütün hayrlar ve bereketler, buçok kıymetli ayın bereketleri denizinden bir damla gibidir. Bir kimse bu aydakendini toparlarsa, bütün yılı iyi olarak geçer. Bu ayı kötülükle geçirirse,bütün senesi kötü geçer. Ramezân-ı mubârek ayı bir kimseden râzı olursa,o kimseye müjdeler olsun. Bir kimseye gücenirse, bereketlerinden vehayrlarından pay almazsa, o kimseye yazıklar olsun! Bu ayda, Kur’ân-ı kerîmihatm etmek, aslın bütün kemâllerine ve zıllin bütün bereketlerine kavuşmakiçin olabilir. Ramezân-ı şerîfde Kur’ân-ı kerîmi hatm eden kimsenin,bereketlerine kavuşması hayrlarından pay alması umulur. Bu ayıngünlerinin bereketi başka, gecelerinin hayrları başkadır. İftârda acele etmeninve sahûru gecikdirmenin, böylece gecesi ile gündüzünün tam ayrılmasınınsünnet olması, bu incelikden ileri gelebilir. Yukarıda söylediğimiz(Kâbiliyyet-i Ûlâ)ya (Hakîkat-i Muhammediyye) de denir “alâ masdarihessalâtüvesselâmü vettehıyye”. Bu, bütün sıfatları bulunan (Kâbiliyyet-izât) demek değildir. Büyüklerden birkaçı böyle demiş ise de, öyle değildir.Zât-i ilâhînin ilm i’tibârının kâbiliyyetidir ki, Kur’ân-ı kerîmin hakîkati olan,zâtın ve şü’ûnlarının kemâllerinin hepsine bağlıdır. Sıfatlara bağlı olan vezât ile sıfatlar arasında bir geçit olan (Kâbiliyyet-i ittisâf), ondan başka bütünPeygamberlerin hakîkatlarıdır “alâ nebiyyinâ ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmâtvettehıyyât”. Bu kâbiliyyet, kendisinde birçok (İ’tibârat) bulunmakdüşüncesi ile, birçok hakîkatlar olmuşdur. Hakîkat-i Muhammediyyeolan kâbiliyyet, kendisinde zılliyet bulunmakla berâber, sıfatlara benzemez.Zât-i ilâhî ile arasında hiç bir perde yokdur. Muhammedî yaratılmış olan evliyânınhakîkatları, Zât-ı ilâhînin ilm i’tibârı ile olan kâbiliyyetleridir. Bu kâbiliyyet-iMuhammediyye, Zât-i ilâhî ile o çeşidli kâbiliyyetler arasındabir geçitdir. Bu kâbiliyyete onlardan birinin adı da verilir. Çünki, bu kâbiliyyetsıfatlara yakındır. Sıfatlarda olan ilerleme, bu kâbiliyyete kadar olur.Bunun için, bu kâbiliyyete (Hakîkat-i Muhammediyye) denilmişdir. Bukâbiliyyet-i ittisâf, gözden hiç yok olmadığı için, buna o kâbiliyyetlerinde ismi verilmişdir. Çünki, hakîkat-i Muhammediyye, arada hep perdedir.Kâbiliyyet-i Muhammediyye, Zât-i ilâhîde bir i’tibârdır ve sâlikin gö-– 11 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!