16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Cebrâîl aleyhisselâmın ma’sûm olması, emîn olması ve hiç yanılmaması, vahyşeklinde getirdiği şeylerdedir. Ya’nî, Allahü teâlâ tarafından indirdiği şeylerde,yanlışlık ihtimâli yokdur. Bu genç için getirdiği haber ise vahy değildir.Levh-i mahfûzda görüp öğrendiği birşeyi haber vermişdir. Levh-i mahfûzdayazılı şeyler, silinip değişdirilebildiğinden, buradan öğrenilen haberleryanlış olabilir. Allahü teâlâ tarafından getirilen şeylerin ise, yanlışolmak ihtimâli yokdur. Şehâdet ile ihbâr arasında fark vardır. İslâmiyyetde,şâhid olmak kabûl olunur. Haber vermeğe ise güvenilmez.Kazâ, ya’nî Allahü teâlânın yaratacağı şeyler, iki kısmdır: (Kazâ-i mu’allak),(Kazâ-i mübrem). Birincisi, şarta bağlı olarak, yaratılacak şeyler demekdirki, bunların yaratılma şekli değişebilir veyâ hiç yaratılmaz. İkincisi,şartsız, muhakkak yaratılacak demek olup, hiçbir sûretle değişmez,muhakkak yaratılır. Kaf sûresinin yirmidokuzuncu âyetinde meâlen, (Sözümüzdeğişdirilmez) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, kazâ-i mübremi bildirmekdedir.Kazâ-i mu’allak için de, Ra’d sûresinde, (Allahü teâlâ, dilediğinisiler, dilediğini yazar) meâlindeki, yirmidokuzuncu âyet-i kerîme vardır.Hocam, Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh” buyurdu ki, seyyid Abdülkâdir-iGeylânî “kuddise sirruh”, ba’zı kitâblarında buyurmuş ki, (Kazâ-imübremi kimse değişdiremez. Fekat ben, istersem, onu da değişdirebilirim).Bu söze şaşar ve olacak şey değildir derdi. Hocamın bu sözü,uzun zemândan beri, zihnimi kurcalamışdı. Nihâyet, Allahü teâlâ, bu fakîride, bu ni’meti ihsân etmekle şereflendirdi. Bir gün, sevdiklerimden birine,bir belâ geleceği, ilhâm olundu. Bu belânın geri döndürülmesi için, cenâb-ıHakka çok yalvardım. Bütün varlığım ile, Ona sığındım. Korkarak,sızlıyarak, çok uğraşdım. Bu belânın, Levh-i mahfûzda kazâ-i mu’allakolmadığını, bir şarta bağlı olmadığını gösterdiler. Çok üzüldüm, ümmîdimkırıldı. Abdülkâdir-i Geylânînin “kuddise sirruh” sözü hâtırıma geldi.İkinci def’a olarak, tekrâr sığındım, çok yalvardım. Aczimi, zevallılığımı göstererekniyâz etdim. Lutf ve ihsân ederek kazâ-i mu’allakın iki dürlü olduğunubildirdiler: Birisinin şarta bağlı olduğu, levh-i mahfûzda gösterilmiş,meleklere bildirilmişdir. İkincisinin şarta bağlı olduğunu, yalnız Allahüteâlâ bilir. Levh-i mahfûzda, kazâ-i mübrem gibi görülmekdedir ki, bukazâ-i mu’allak da, birincisi gibi değişdirilebilir. Bunu anlayınca, Abdülkâdir-iGeylânînin “kuddise sirruh” sözündeki, kazâ-i mübremin, bu ikincikısm kazâ-i mu’allak olduğunu ve kazâ-i mübrem şeklinde görüldüğünü,yoksa, hakîkî kazâ-i mübremi değişdiririm demediğini anladım. Böyle kazâ-imu’allakı, pekaz kimseye tanıtmışlardır. Yâ, bunu değişdirebilecek kimbulunabilir? O sevdiğim kimseye, gelmekde olan belânın, bu son kısmkazâdan olduğunu anladım ve Hak “sübhânehu ve teâlâ”nın bu belâyıgeri çevirdiği ma’lûm oldu. Allahü teâlâya, bunun için çok şükr olsun!Ona sevdiği ve beğendiği gibi şükrler olsun ve bütün insanların en üstünüve Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafâya “aleyhi vealeyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Ona yakın olanların ve Eshâbının hepsine“rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” salât ve selâm ve tehıyyetler olsun!Allahü teâlâ, Onu âlemlere rahmet olarak gönderdi. Yâ Rabbî! KalblerimiziOnun sevgisi ile doldur. Hepimizi Onun yolunda bulundur! Bu düâyaâmîn diyenlere, Allahü teâlâ merhamet etsin!– 262 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!