16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aşka sebebden ileri gelmekdedir. Bu sebebi anlıyanlar ancak, vahyi, meleğingelmesini görmekle şereflenen, seçilmiş bahtiyârlardır. Bunlar, üstünlüksebeblerini açıkca veyâ işâretle görüp anlamışdır. Onlar da, PeygamberimizinEshâb-ı kirâmıdır “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”.O hâlde, (Akâid-i Nesefî) şârihinin, (Üstünlükden maksad, sevâblarınçokluğu ise, bu üstünlük sırasında şübhenin yeridir) demesi yersizdir.Çünki bu üstünlük sırası, islâmiyyetin sâhibi tarafından açıkca bildirilmeseydi,o zemân şübhenin yeri olurdu. Bildirildikden sonra, niçin şübheediyor? Eshâb-ı kirâm, bu üstünlüğü açıkca veyâ işâretle anlamasalardı, hiçbildirirler miydi? Dördünü de berâber bilen ve aralarında üstünlük aramaklüzûmsuzdur diyenlerin, bu sözü lüzûmsuzdur. Din büyüklerinin söz birliğine,lüzûmsuz lâf demekden dahâ lüzûmsuz, dahâ boş lâf olur mu? Yoksa,üstün kelimesi mi, onların böyle boşu boşuna söylemesine yol açıyor.Muhyiddîn-i Arabînin, (Hilâfetlerin sırası, ömrlerinin sırasına göre idi) demeside, müsâvî olmalarını göstermez. Çünki halîfelik başkadır, üstünlükbaşkadır. Bu sözü, üstünlük bakımından söyledi dersek, yine güvenilecek,şâhid tutulacak bir söz olmayıp, onun hatâlı sözlerinden biri olmuş olur.Onun, Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerine uymıyan birkaç keşfi, buluşları,doğru değildir. Böyle sözlere ancak, rûhları hasta, kalbleri bozuk olanveyâ herşeyi körü körüne taklîd eden uyar.Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasındaki muhârebelerin, ayrılıkların,iyi sebeblerden ileri geldiğine, dünyâ ni’metleri için, nefsin arzûları içinolmadığına inanmak lâzımdır. Sa’deddîn-i Teftâzânî, hazret-i Alîyi “radıyallahüanh” aşırı sevenlerden olduğu hâlde, diyor ki: (Onların ayrılıklarıve muhârebeleri hilâfet için değildi. İctihâdda yanılmakdan ileri gelmişdi).[Fâtih sultân Muhammed hân devri âlimlerinden Ahmed-i Hayâlîhazretleri, Ömer Nesefînin (Akâid-i Nesefî) kitâbına, Sa’deddîn-i Teftâzânîninyapdığı büyük şerhe, ayrıca çok kıymetli bir hâşiye yazmışdır.] Hayâlî,bu hâşiyesinde diyor ki: (Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh” ve onunlaberâber olanlar, hazret-i Alîye “radıyallahü anh” uymadı. Bununla berâberonun, o zemânda bulunanların en üstünü olduğunu ve halîfelikonun hakkı olduğunu biliyor ve söyliyorlardı. Hazret-i Osmânı “radıyallahüanh” şehîd edenleri yakalıyarak cezâlarını vermediği için, ısyân etmişlerdi).Karamânî hâşiyesinde, [ya’nî (Şerh-ı akâid) kitâbı kenârlarınayapdığı açıklamalarda] diyor ki, imâm-ı Alî “kerremallahü vecheh” buyurduki: (Kardeşlerimiz bizi dinlemedi. Onlar kâfir değildir. Günâha dagirmediler. Çünki dinden, islâmiyyetden anladıklarını yapıyorlar.) İctihâddayanılmak kabâhat olmadığı ve birşey söylenmiyeceği şübhesizdir. Sahâbe-ikirâmın, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetinde,dersinde yetişdiklerini düşünerek, hepsini iyi bilmemiz ve hepsinehurmet göstermemiz lâzımdır. Peygamberimizi “sallallahü aleyhi ve sellem”sevdiğimiz için, hepsini sevmeliyiz! Zîrâ, (Onları seven, beni sevdiğiiçin sever ve onlara düşmanlık eden, bana düşman olduğu için eder) buyurulmuşdur.Ya’nî Eshâbıma “radıyallahü anhüm” olan sevgi, bana olansevgidir ve onlara olan düşmanlık, bana düşmanlıkdır. Alî “radıyallahüanh” ile muhârebe eden Eshâb-ı kirâmın bize hiçbir yakınlığı ve hiçbir tanışıklığımızyok. Hattâ bu muhârebeleri bizi üzüyor, incitiyor. Fekat, Pey-– 377 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!