16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hü teâlâdan geliyor. Her çirkin, her fenâ şeye de, nefsin sebeb oluyor) buyuruldu.Cennete girmeği îmâna bağlamak, îmânın kıymetini bildirmek içindir.Bu da, îmân olunacak şeylerin kıymeti ve ehemmiyyeti demekdir. Bunungibi, Cehenneme girmeği de küfre bağlamak, küfrü tahkîr içindir ki,inanılmıyan şeylerin kıymetini bildiriyor ve onlara inanılmadığı için, böylesonsuz azâb veriliyor. Ba’zı meşâyıhın, başka dürlü söylemelerinde buincelik yokdur.Dünyâdan âhırete îmânlı giden, Cennetde Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyyetsizve hiçbirşeye benzetmiyerek ve misâli olmıyarak görecekdir. Buna,müslimânların yetmişüç fırkasından, yalnız Ehl-i sünnet inanmışdır. Diğerleriinkâr etmiş ve cihetsiz ve keyfiyyetsiz olarak görmek olamaz demişlerdir.Hattâ, Muhyiddîn-i Arabî “kuddise sirruh”, âhıretde Allahü teâlâyıgörmek, (Tecellî-i sûrî)dir. [Ya’nî, kendini değil, sûretini görmekdir diyor.]Başka dürlü görmek olmaz diyor. Birgün üstâdım, Muhyiddîn-i Arabîninşöyle buyurduğunu söyledi: (Mu’tezile fırkası, Allahü teâlâ, aklın ermediğibir görmekle, cihetsiz, keyfiyyetsiz olarak görülecek demeselerdi,başka şeylerin görülmesi gibi, görülecek deselerdi ve Onu görmeği, sûrî birtecellî olarak bilselerdi, Onu görmeği inkâr etmez, görülemez demezlerdi.Ya’nî cihetsiz, keyfiyyetsiz olarak görüleceğine inanmıyorlar. Sûretin tecellîsindeise, cihet ve keyfiyyet vardır). Hâlbuki Cennetde Allahü teâlâyıgörmeği, sûretin tecellîsi [görünmesidir] demek, Onu görmeği inkâr etmekdir.Her ne kadar oradaki sûretin tecellîsi, dünyâda eşyâ sûretleriningörünmesi gibi değil ise de, yine Onun kendini görmek değildir. Arabî şi’rtercemesi:Îmân sâhibleri, Cennetde Allahü teâlâyı keyfiyyetsiz görecekdir.Bu görmeği anlatmak, mümkin değildir.[Îmânın dördüncü şartı, Peygamberlere inanmakdır]. Allahü teâlâ, kullarınaacıdığı için, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” gönderdi.Eğer bu büyük insanlar gönderilmeseydi, yolu şaşırmış olan insanlara,Onu ve sıfatlarını kim bildirirdi? Beğendiklerini, beğenmediklerindenkim ayırabilirdi? İnsan aklı, noksân olduğu için, o büyüklerin da’vet nûruile aydınlanmadıkça bunları bilemez ve ayıramaz. Anlayışımız tâm olmadığıiçin, bu büyüklerin izinde gitmedikçe, bunları anlamakda şaşırır ve aldanırız.Evet akl, doğruyu iğriden ayırmağa yarıyan bir âletdir. Fekat,tâm olmıyan bir âletdir. O büyüklerin da’veti ile, haber vermeleri ile temâmolmakdadır. Âhıretin azâbı, sevâbı, bu da’vet ve haberden sonra olur.[Akl göz gibidir. İslâmiyyet de ışık gibidir. Ya’nî, insanın aklı, gözü gibiza’îf yaratılmışdır. Gözümüz karanlıkda göremiyor. Allahü teâlâ, görmeâletimizden istifâde edebilmemiz için güneşi yaratdı. Güneşin ve çeşidliışık kaynaklarının nûru olmasaydı, gözümüz işe yaramaz, tehlükeli cismlerden,yerlerden kaçamaz, fâideli şeyleri bulamazdık. Evet, gözünü açmıyanveyâ gözü bozuk olan, güneşden fâidelenemez. Fekat, bunların güneşekabâhat bulmağa hakları olmaz.Aklımız da, yalnız başına ma’neviyyâtı, fâideli, zararlı şeyleri anlıyamıyor.Allahü teâlâ, aklımızdan fâidelenmemiz için, Peygamberleri, islâmiy-– 363 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!