16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Cevâb: Peygamberlere, hakîkat-i Muhammedî perdesinde olan şühûddenbaşka, kendi mebde-i te’ayyünleri yolundan hâsıl olan, başka bir şühûddahâ vardır. Kalb gözlerine kendi gözlüklerini takarak, gaybı görürler.Bu iki şühûd, birlikde olmaz. Aslların aslına yükselirlerse, şühûdleri,(Hakîkat-i Muhammedî) perdesinde olur. Îsâ “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtüvesselâm” gökden yere indikden sonra, bu ni’mete kavuşmakla şereflenecekdir.Buraya yükselmek pek gücdür. Hemen hemen olamaz gibidir.Ancak, Allahü teâlânın büyük ihsânı lâzımdır. Bu sebebler âleminde, Muhammedîmeşreb olan zâtın merhamet buyurup yardım etmesi lâzımdır.Kendi aslından ileri geçemez, kendi hakîkatini aşarak, (Hakîkat-ül-hakâık)avaramazsa, şühûdü, kendi hakîkatinin perdesinde olur.Hakîkat-ül-hakâıkdan [ya’nî Muhammed aleyhisselâmın mebde-i te’ayyünüolan rabbinden, ya’nî ismden] Allahü teâlânın zâtına yol vardır. Pekçok konakları geçdikden sonra kavuşulabilir. Bunun gibi, bütün olan başkahakîkatlerden de, Zât-i teâlâya birer yol vardır. Pekçok konakları aşdıkdansonra, bu yollardan da kavuşulabilir. Böyle olmakla berâber, hakîkatül-hakâıkyolundan, (Vasl-ı uryânî)ye kavuşulur. Başka yollardan da, zâtakavuşulabilirse de, hakîkat-ül-hakâıkın ya’nî hakîkat-i Muhammedîninince perdesi arada bulunur. Kalın değilse ve mâni’ olmaz ise de, bu kadarcıkperdenin bulunması, (Tecellî-i zât) demeğe mâni’ olmakdadır. Yoksa,bütün Peygamberlere “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” de, Zât-i teâlâdan,doğrudan doğruya nasîb vardır.Süâl: Hayât sıfatı, ilm sıfatının üstünde olunca, hakîkat-ül-hakâık yolundada, hayât sıfatının te’ayyünü perde olur. Böyle olunca, Vasl-ı uryânî nasılolur? Niçin Tecellî-i zât denilir?Cevâb: Hayât te’ayyünü, lâ-te’ayyün gibidir. Çünki yüksek mertebelerde,bu te’ayyün yok olur. Zât-i teâlâ mertebesinde, bunun hiçbir değeri kalmaz.Zât-i teâlâ mertebesinde, her ne kadar, başka sıfatların da, hiçbir değerleriyok ise de, onlar zât mertebesine yetişmeden önce yok olurlar. Hayât sıfatıise, oraya yetişir de yok olur. Bundan dolayı, hakîkat-i Muhammedîninte’ayyünü ve bütün başkalarının te’ayyünleri devâmlıdırlar. Hiçbir mertebedeyok olmazlar. Evet, birşeye yetişmek başkadır. Bu şeyde yok olmak başkadır.Büyüklerden çoğunun sözlerinde mahv olmak, yok olmak denilmekdedir.Bu sözler, yok gibi olmak demekdir. Yok olup kalmamak demek değildir.Sâlikin te’ayyünü görünmez olur. Yok olmaz. Yok bilmek, ilhâd olur.Zındıklık olur. Bu yolda geri kalmış olanlar, bu sözlerden, kendi yok olur sanarak,zındık olmuşlardır. Âhıret ni’metlerine ve azâblarına inanmamışlardır.Vahdetden kesrete geldikleri gibi, başka zemânda, böylece, kesretdenvahdete döneceklerini sanmışlardır. Bu kesretin o vahdetde yok olacağını söylemişlerdir.Bu zındıklardan birçoğu, bu yok olmağı, kıyâmetin kopmasısanmışlar. Haşrı, Neşri, Hesâbı, Sırâtı ve işlerin ölçülmesini inkâr etmişlerdir.Doğru yoldan ayrılmışlar, birçoklarını da sapdırmışlardır. Bunlardan birinigördüm. Kendini haklı göstermek için, mevlânâ Abdürrahmân-i Câmînin“kuddise sirruh” şu beytini okuyordu. Fârisî beyt tercemesi:Câmî! Dünyâ ve âhıret, ikisi birdir.Ortada görünen bu çokluk, hep hayâldir!– 470 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!