16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ife Cüneyd-i Bağdâdî, bu büyük devlete kavuşmuşdu. Bu yüksek makâmlaşereflenmişdi. Kutbiyyet nisbeti, kendisine Sırrî-i Sekâtîden gelmişdi. Ferdiyyetnisbeti de, Muhammed Kassâbdan hâsıl olmuşdu. Cüneyd hazretleribuyurdu ki, (Herkes beni Sırrînin mürîdi sanır. Ben Muhammed Kassâbınmürîdiyim). Bu sözü, (Ferdiyyet nisbeti)nin çok olduğunu, (Kutbiyyetnisbeti)ni, onun yanında yok bildiğini göstermekdedir.Behâüddîn-i Buhârî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” hazretlerinintalebelerinden sonra, bu yüksek zincirin büyük halkası, hâce-i Ahrâr hazretleridir.Hâcelerin cezbesini temâmladıkdan sonra, (Seyr-i âfâkî)ye başladı.Seyrini isme kadar ulaşdırdı. İsme girmeden önce, Fenâ hâsıl oldu. Sonrayine cezbeye döndü. Böylece, ayrı bir Fenâ sâhibi oldu. Ayrıca bununBekâsına da kavuşdu. Bu makâmda büyük şân sâhibi oldu. Fenâ ve Bekâbilgileri ve ma’rifetleri, kendisine bu makâmda verildi. Makâmlar ayrı olduğundan,bilgileri de başkadır. Birisinde tevhîd-i vücûd vardır. Ötekindeyokdur. Tevhîd ile ilgileri olan ihâta, sereyân, Zât-i ilâhî ile berâberlik, kesretdevahdeti görmek, kesretin, [ya’nî mahlûkların hepsinin] gayb olması,öyle ki, sâlik kendisine (Ben) diyemez gibi bilgiler de hep böyledir. MutlakFenâdan sonra hâsıl olan bilgiler böyle değildir. Bunların hepsi, islâmiyyetbilgilerine uygundur. Hiçbirini islâmiyyete uydurmak için sıkıntı çekilmez.Soruya cevâba yer kalmaz. Fekat, hangi cezbe olursa olsun, cezbedeolan Bekâ, sekrden kurtulmaz. Tâm sahv olmaz. Bâkî olduğu hâlde, kendisineben diyemez. Hiçbir kelime ile kendisine işâret edemez. Çünki,cezbede muhabbet kaplar. Muhabbet kaplayınca, sekr lâzım olur. Bununiçin, hiçbir zemân sekrden kurtulamaz. Bilgileri de sekrle karışık olur.Vahdet-i vücûdü anlatır. Çünki vahdet-i vücûd, sekrden ileri gelir. Muhabbetinkaplamasından hâsıl olur. Mâ-sivâ görünmez. Sahva gelirse, mahbûbugörmek başka olur. Mâ-sivâyı görmek başka olur. Vahdet-i vücûdeinanmaz olur. Mutlak Fenâdan sonra olan Bekâ, sülûkün sonudur. Sahvınve ma’rifetin başlangıcıdır. Bu makâmda sekr bulunmaz. Fenâ hâlinde, sâlikdengayb olan şeylerin hepsi geri gelir. Fekat şimdi, asl olarak gelmişlerdir.(Bekâ-billah) da, bu demekdir. Buradaki bilgilerde sekr olmaz. Bütünbilgileri, Peygamberlerin bilgilerine uygundur “aleyhimüssalevâtü vetteslîmâtüvettehıyyâtü velberekâtü ilâ yevmiddîn”.Büyüklerden birisinden işitdiğime göre, hace-i Ahrâr hazretleri, annesininbabasından da bir nisbet almışdır. Büyük babası şaşılacak hâllereve kuvvetli cezbelere sâhibdi. Hâce hazretleri, oniki kutbun makâmındanda çok pay almışdır. Dîni kuvvetlendirmek, bu kutblara bağlıdır. Muhabbetdebüyük şânları vardır. Hâce-i Ahrârın islâmiyyeti kuvvetlendirmesive dîne yardım etmesi, aldığı bu paydan ileri gelmekdedir. Mubârek hâllerindenbirazı, yukarıda bildirilmişdi.Hâce-i Ahrârdan sonra “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” bu büyüklerinyolunu canlandıran, edeblerini her yere ve en çok, bunların kemâllerindenhiç haberleri olmayan Hindistân memleketlerine yayan âriflerin büyüğüve ma’rifetlerin kaynağı ve Allahü teâlânın râzı olduğu dînin bekçisi, üstâdımızve efendimiz Muhammed Bâkî “sellemehüllâhü teâlâ” olduğu,güneş gibi meydândadır. Kemâllerinden az birşey mektûbuma eklemek istedim.Buna râzı oldukları anlaşılamıyarak, bu işe cesâret olunamadı.– 457 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!