16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ni tanımağa ve rızâna kavuşmağa çağırmış ve beğendiğin yolu göstermişlerdir.Tesavvuf yolunda bulunanların birçoğu kendilerine nemâzın hakîkatibildirilmediği ve ona mahsûs kemâlât tanıtılmadığı için, derdlerinin ilâcınıbaşka şeylerde aradı. Maksadlarına kavuşmak için, başka şeylere sarıldı.Hattâ bunlardan ba’zısı, nemâzı bu yolun dışında, maksadla ilgisiz sandı.Orucu nemâzdan üstün bildi. (Fütûhât) kitâbının sâhibi [Muhyiddîn-iArabî “kuddise sirruh”] dedi ki: (Oruc, yiyip içmeği bırakmak olduğuiçin, Allahü teâlânın sıfatları ile sıfatlanmak, Ona yaklaşmakdır. Nemâz ise,başkalaşmak, uzaklaşmak, ibâdet edici ve ibâdet edilen ayrılığını kurmakdır).Bu söz de, görüldüğü gibi, Tevhîd-i vücûdî mes’elesinden doğmakdadır.Bu mes’ele ise, aşk-ı ilâhî serhoşluğunun bir tezâhürüdür. Nemâzınhakîkatini anlıyamıyanlardan birçoğu da, ızdırâblarını teskîn ve rûhlarınıferâhlandırmağı, simâ’ ve nağmede, ya’nî mûsikîde, vecde gelmekde, kendindengeçmekde aradı. Maksadı, ma’şûku, mûsikî perdelerinin arkasındasandı. Bunun için raksa, dansa sarıldılar. Hâlbuki, (Allahü teâlâ harâmdaşifâ te’sîri yaratmamışdır) hadîs-i şerîfini işitmişlerdi. Evet, boğulmaküzere olan bir acemî yüzücü, her ota da sarılır. Birşeyin aşkı, âşıkı sağır e-der ve kör eder. Bunlara eğer nemâzın kemâlâtından birşey tatdırılmış olsaydı,simâ’ ve nağmeyi ağızlarına almaz, vecde gelmeği hâtırlarına bile getirmezlerdi.Fârisî mısra’ tercemesi:Doğru yolu göremeyince, çöle sapdılar.Ey kardeşim! Nemâz ile mûsikî arasında ne kadar uzaklık varsa, nemâzdanhâsıl olan kemâlât ile mûsikîden hâsıl olan teessür de, birbirinden o kadaruzakdır. Aklı olan, bu kadar işâretden çok şey anlar! Bu, öyle bir üstünlükdürki, Peygamberimizden “sallallahü aleyhi ve sellem” bin sene sonrameydâna çıkıyor. Öyle bir sondur ki, baştarafa benzemekdedir. Peygamberimiz“sallallahü aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” belki de bununiçin, (Başlangıcı mı dahâ iyidir, yoksa sonu mu?) buyurdu da, (Başlangıcımı dahâ iyidir, yoksa ortası mı?) buyurmadı. Demek ki, sonra gelenlerinöndekilere dahâ çok benzediğini görerek, şübhelendi de, böyle buyurdu.Diğer bir hadîs-i şerîfde: (Bu ümmetin en fâidelileri, önce ve sonunda gelenlerdir.İkisinin arası bulanıkdır) buyurdu. Evet, bu ümmetin sonuncularıarasında, başdakilere çok benziyenler olacakdır. Fekat, adedleri azdır.Hattâ pekazdır. Ortadakilerde o kadar benzeyiş yok ise de, mikdârları çokdur.Hem de pekçokdur. Fekat, sondakilerin az oluşu kıymetlerini dahâ daartdırmış, öndekilere dahâ yaklaşdırmışdır. Peygamberimiz “aleyhi ve alââlihissalevâtü vetteslîmât” buyurdu ki, (İslâm dîni garîb başladı. Sonu daböyle garîb olacakdır. Bu garîblere müjdeler olsun!). Bu ümmetin sonu,Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtından bin sene sonra,ya’nî ikinci bin ile [ya’nî binonbir (1011) hicrî senesinde] başlamışdır.Çünki bin sene geçmesi ile, insanlarda büyük değişiklik ve eşyâda kuvvetlitebeddül olur. Allahü teâlâ, bu dîni kıyâmete kadar değişdirmiyeceği, [dindüşmanlarının çalışmalarına rağmen, bozulmakdan koruyacağı] için, ilk zemândagelenlerin tâzelikleri, kuvvetleri sondakilerde de görülmekde ve böyleceikinci bin başında islâmiyyetini kuvvetlendirmekdedir. Bu sözümüzüisbât etmek için, kuvvetli şâhid olarak, Îsâ “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtüvesselâm” ile hazret-i Mehdîyi “rahmetullahi teâlâ aleyh” gösteririz. Fâ-– 344 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!