16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gisine tutulmuş sanılır. Hâlbuki, hakîkatde, kendisi, bunlara hiç benzememekdedir.Birşeyin sevgisine tutulmakla, ondan soğuyup, yüz çevirmek arasındaçok fark vardır. Şunu da bildirelim ki, böyle bir müntehînin, mahlûklaraolan alâkası ve sevgisi, kendi ihtiyârında, elinde değildir. Dünyâya rağbetetmez. Hattâ, Allahü teâlâ, bu alâkayı istemekde ve beğenmekdedir.Başkalarının alâkası, sevgisi ise, kendilerindendir, dünyâya sarılırlar. Allahüteâlâ bu alâkalarından râzı değildir, beğenmez. Başka bir fark da, başkalarıbu âlemden yüz çevirip, Allahü teâlâyı tanımağa ve sevmeğe kavuşabilirler.Müntehînin, halkdan yüz çevirmesine ise, imkân yokdur. Onunhalk ile olması, vazîfesidir. Ancak, vazîfesi biterse, o zemân onu, bu geçicidünyâdan, ebedî, sonsuz âleme nakl ederler. Hakîkî makâmına kavuşur.Tesavvuf büyükleri, da’vet makâmını, irşâd derecesini, başka başkaanlatmışlardır. Çokları, (Halk arasında, Hak ile olmakdır) dedi. Sözlerinbaşkalaşması, söz sâhiblerinin hâlleri, dereceleri başka başka olduğu içindir.Herkes, kendi makâmına göre, söylemişdir. Herşeyin doğrusunu Allahüteâlâ bilir. Seyyid-üt-tâife Cüneyd-i Bağdâdînin “kuddise sirruh”,(Nihâyete varmak, başlangıca dönmekdir) buyurması işte, yukarda bildirdiğimizda’vet makâmına uygun bir ta’rifdir. Çünki, başlangıcda, hep mahlûkâtgörülmekde ve sevilmekdedir. Nitekim, (İki gözüm uyur, fekat kalbimuyumaz) hadîs-i şerîfi, kendilerinin Allahü teâlâya olan dâimî bağlılıkve uyanıklığını bildirmiyor; belki, kendi hâllerine ve ümmetinin hâllerineuyanık olup, gâfil olmadığını haber vermekdedir. Bunun içindir ki, Peygamberimizin“sallallahü aleyhi ve sellem” uyuması, abdestini bozmazidi. Peygamber, ümmetini korumakda, bir sürünün çobanı gibi olduğuiçin, ümmetini bir ân unutması, Peygamberlik makâmına uygun olmaz. Bunungibi, (Allahü teâlâ ile öyle vaktlerim oluyor ki, o zemânlarda, aramızahiçbir üstün melek ve Peygamber giremez) hadîs-i şerîfi de, her zemândeğil, ba’zandır. Bu zemânlarda da, mahlûklardan yüz çevirip, ayrılması îcâbetmez. Çünki, Allahü teâlâ, ona tecellî etmekde, görünmekdedir. Yoksa O,mahlûkları unutup, tecellîleri aramakda değildir. Ma’şûkun, âşıka cilvesigibi olup, âşık ma’şûkun peşinde değildir. Fârisî beyt tercemesi:Sûret aynasında sefer, hareket olmaz,Çünki onda nûrânî olmıyan sûret olmaz.Hulâsa, mahlûklara dönülünce, önce kalkmış olan perdeler, geri gelmez.Arada perde olmadığı hâlde, onu mahlûklar arasına salıp, mahlûklarınkurtulmasına, uyandırılmasına sebeb ve vâsıta kılarlar. Böyle bir kimse, böylebir pâdişâha çok yakın olan, bir devlet adamı gibidir. Bununla berâber,kendisine milletin işlerini görmek, dertlerini çözmek vazîfesi de verilmişdir.Sona gelip, geri dönmüş olanlar ile henüz başlangıçda olanlar arasındakifarklardan biri de budur. Çünki, başda olanlar, perdelerin arkasındadır.Geri dönmüş olanlardan ise, perdeler kalkmışdır. Allahü teâlâ size vedoğru yolda olanlara selâmet versin! Âmîn._________________Ne ki kılmış Habîbullah, bize teblig-i ahkâmıKabûl etdim anı, âmentü billâh ve hükm-illah.– 150 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!