16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kadar bile değildi. Bundan sonra, kendimi ve âlemin her parçasını, hattâher zerreyi, Hak teâlâ olarak gördüm. Bundan sonra âlemin her zerresinibirer birer hep kendim gördüm. Kendimi onların herbiri olarak gördüm.Sonra, bütün âlemi, bir zerrede yok buldum. Sonra, kendimi ve her zerreyi,o kadar geniş gördüm ki, bütün âlemi hattâ âlemin birkaç katını içimdegördüm. Kendimi ve her zerreyi, her zerreye yayılmış, sızmış olan nûrgördüm. Âlemdeki şekller, sûretler, bu nûrda yok oldular. Sonra kendimive hattâ her zerreyi, bütün âlemi tutuyor, varlıkda durduruyor gördüm. Arzeyledim. Tevhîdde (hakk-ul-yakîn) mertebesi işte budur. (Cem’ul-Cem’)bu makâmdır, buyurdu. Önce, âlemin şekllerini, sûretlerini hep Hak teâlâbulmuş olduğum gibi, bunlardan sonra, hepsini hayâl gördüm. Önce, Hakbulduğum her zerreyi, şimdi hep vehm ve hayâl buldum. Çok şaşırdım. Busırada, (Füsûs) kitâbındaki, kıymetli babamdan işitdiğim, (Bu âleme istersenizHak deyiniz, isterseniz mahlûk deyiniz. İsterseniz, bir bakımdanHak deyiniz ve başka bir bakımdan, mahlûk deyiniz. İsterseniz, ikisi arasınıayıramıyarak şaşkına döndüğünüzü söyleyiniz!) sözünü hâtırladım. Busöz sıkıntımı giderdi. Bundan sonra yanlarına giderek arz eyledim. (Huzûrundahâ sâf olmamışdır. Vazîfene devâm et de, var ile yok birbirinden tâmayrılsınlar) buyurdu. Ayrılamıyacağını anlatan, (Füsûs)ün yazısını okudum.(Şeyh Muhyiddîn-i arabî “kaddesallahü sirrehül’azîz”, olgun bir Velînin hâlinibildirmemiş. Birçoklarına göre de ayrılamazlar) buyurdu. Emrlerineuyarak, verdikleri vazîfeye devâm etdim. Onların çok kıymetli yardımlarıile, Allahü teâlâ, iki gün sonra, var ile yokun ayrıldığını gösterdi. Hakîkîvarlığı, hayâl olandan ayrı buldum. Dışarda, bir varlıkdan başka, hiçbirvar görmedim. Kendilerine bunu bildirince, (Fark-ı ba’del-cem’) mertebesi,işte budur. Çalışmakla, buraya kadar varılabilir. Bundan ilerisi herkesinyaradılışında bulunana uygun olarak ihsân olunur. Tesavvuf büyükleri,bu mertebeye (Tekmîl makâmı) demişlerdir buyurdu.Bu fakîri “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” ilk olarak, sekrden sahva veFenâdan Bekâya getirdikleri zemân, kendi bedenimin her zerresine bakdığımzemân, Hak teâlâdan başka birşey bulamadım. Her zerremi, Onu gösterenbir ayna gibi gördüm. Bu makâmdan, yine hayrete götürdüler. Kendimegetirdiklerinde, Hak teâlâyı kendi vücûdümün, her zerresinde değil,her zerresi ile buldum. Önceki makâmı, ikinci makâmdan aşağı gördüm. Yinehayrete daldırdılar. Kendime gelince, Hak teâlâyı, âlemle ne bitişik, neayrı, ne içinde, ne de dışında bulamadım. Önce bulmuş olduğum, berâberlik,etrâfını çevirmek ve içine işlemek gibi şeylerin hepsi, şimdi yok oldu.Böyle olmakla berâber, yine öyle görüldü. Sanki his olunuyordu. Âlem de,o ânda görülmekde idi. Fekat, bu bağlantıların hiçbiri, Allahü teâlâdayokdu. Yine hayrete daldırdılar. Sahva getirdikleri zemân, Allahü teâlânın,âlem ile, önce görülen bağlılıklardan başka bir bağlılığı olduğu anlaşıldı. Bu,hiç anlaşılamıyan bir bağlılıkdır. Hak teâlâ, hiç anlaşılamıyan bir nisbet ilegörüldü. Yine hayrete daldırdılar. Bu mertebede biraz kabz, sıkıntı hâsıloldu. Yine kendime getirdiklerinde, Hak teâlâ, o anlaşılamaz nisbetden başkaolarak göründü. Bu âlemle, anlaşılan ve anlaşılamıyan hiçbir nisbeti, bağlılığıyok idi. Âlem de böylece görülmekde idi. O ânda, öyle bir ilm ihsânolundu ki, bu ilm, Hak teâlâ ile mahlûklar arasında hiçbir bağlılık bırak-– 449 – Mektûbât Tercemesi: - F:29

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!