16.07.2015 Views

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

MEKTÛBÂT TERCEMESİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” seyre Âlem-i emrden başlamışlardır.Hakîkatdan islâmiyyete gelmişlerdir. Seyrleri, Peygamberlerin“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” seyrlerine benziyen Evliyânın büyüklerinin“kaddesallahü teâlâ esrârehümül’azîz” seyrleri, islâmiyyetin sûretinden,görünüşünden başlar. Yolun ortasında, tarîkat ve hakîkat vardır. Buikisi, vilâyetde olur ve Âlem-i emre bağlıdır. Yolun sonunda, islâmiyyetinhakîkatine, özüne varırlar ki, Peygamberliğin meyvesidir. Görülüyor ki, tarîkatinve hakîkatin hâsıl olması, islâmiyyetin hakîkatinin hâsıl olmasıiçin başlangıcdır. Bunun için, Evliyânın büyüklerinin başlangıcı hakîkatdir.Her ikisinin sonu, islâmiyyetdir. (Evliyânın başlangıcı, Peygamberlerinsonudur) sözü yanlışdır. Bu söz ile, Evliyânın başlangıcı ve Peygamberlerinsonu, islâmiyyet demek istemişler ise de, işin özünü anlamadıkları için,bu yaldızlı sözü söylemişlerdir. Bu sözümüzü başka kimse söylememiş, hattâçokları, bunun tersini söylemişdir. Çünki, anlaşılması pek güçdür. Fekat,insâflı bir kimse, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” büyüklüğünüdüşünürse ve islâmiyyetin kıymetini anlarsa, bu derin inceliği belkikabûl eder. Bunu kabûl etmesi, îmânının artmasına sebeb olur.Ey oğlum, iyi dinle! Peygamberler yalnız Âlem-i halkın ibâdet etmesiniistemişlerdir. (İslâmiyyet, beş şey üzerine kurulmuşdur...) hadîs-i şerîfibunu göstermekdedir. Kalb Âlem-i halka çok yakın olduğu için, kalbintasdîkını da istemişlerdir. Âlem-i emrin öteki dört latîfesinin sözünü etmemişlerdir.Bunları hesâba katmamışlardır. Doğrusu da budur. Çünki, Cennetni’metleri, Cehennemdeki azâblar ve Allahü teâlâyı görmek ni’meti vebuna kavuşamamak felâketi hep Âlem-i halka olacakdır. Âlem-i emrinbunlarla ilgisi yokdur. Bundan başka, farz, vâcib ve sünnet ile ibâdetler,Âlem-i halkdan olan cesed ile yapılmakdadır. İbâdetlerden, Âlem-i emrile ilgili olanı, nâfilelerdir. İbâdetlerin sevâblarının mikdârı, ibâdetin mikdârıile ölçülür. Bunun için, farzlardan hâsıl olan yakınlık, Âlem-i halkınyaklaşmasıdır. Nâfileler de, Âlem-i emrin yaklaşmasına sebeb olur. Elbettenâfilenin kıymeti, farzın kıymeti yanında hiç gibidir. Okyânûs yanında,bir damla kadar bile değildir. Nâfilenin kıymeti, sünnetin yanında bile böyledir.Sünnet de, farzın yanında, okyânûs yanındaki bir damla su gibidir.Bu ikisinin yaklaşdırması arasındaki büyük farkı, buradan anlamalıdır.Âlem-i halkın, Âlem-i emrden üstünlüğünü, bu farkdan ölçmelidir. Çokkimseler, bu inceliği bilmedikleri için, farzları bırakıp, nâfilelerin yayılmasınaçalışıyorlar. Câhil sôfîler, zikre, fikre sarılıp, farzları ve sünnetleri yapmakdagevşek davranıyorlar. Kırk gün çile çekmeği ve riyâzetler yapmağıbeğeniyor, Cum’a nemâzına ve cemâ’ate gitmiyorlar. Hâlbuki, bir farznemâzı cemâ’at ile kılmak, onların binlerle, kırk günlük çilelerinden dahâfâideli olduğunu bilmiyorlar. Evet, islâmiyyetin edeblerini gözetmek şartıile, zikr ve fikr çok fâideli ve pek kıymetlidir. Câhil hocalar da, nâfilelerinyayılmasına çalışıyor, farzların yapılmasına aldırış etmiyor, terk edilmesinesebeb oluyorlar. Meselâ, Aşûre nemâzının, Resûlullahdan “aleyhive alâ âlihissalâtü vesselâm” haber verildiği iyi bilinmiyor. Bunu cemâ’atile ve ehemmiyyet vererek kılıyorlar. Hâlbuki, nâfile nemâzı cemâ’at ilekılmanın mekrûh olduğunu fıkh kitâblarında okuyorlar. Farzları kılmakdagevşek davranıyorlar. Farzları müstehâb olan zemânlarında kılanları pe-– 336 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!