Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>ve</strong> “hacıağalar”a yaklaşımında Halide Edib’inkiyle benzerlikler görülür. Sonsuz<br />
Panayır’da “hacıağalar” olarak adlandırılan karakterlerin İstanbul’un eğlence<br />
mekânlarını takip eden, hangi yollarla kazandıkları belli olmayan ser<strong>ve</strong>tlerini buralarda<br />
tüketen, köyden kente göçmüş tipler olarak görürüz. Atabeyoğlu’nun “hacıağa” olarak<br />
adlandırılan bu tip hakkında söyledikleri de farklı değildir:<br />
Savaş yıllarında İstanbul’a yağmaya başlayan bir “yağmur”, savaş<br />
sonrasında iyice hızlanmış, âdeta sağanak hâlini almıştı.<br />
Bu, taşrada yaptıkları işlerle savaş zengini olan bir zümrenin<br />
İstanbul’a akınıydı. Yağmur gibi başlayan, sağanak hâlinde devam eden<br />
bu hücum neyseki, sadece bir “hücum” olarak kalmış, hiçbir zaman göçe<br />
dönüşmemişti. Yaz yağmuru gibi gelip geçici olmuştu.<br />
Kazandıkları paraları İstanbul’un eğlence yerlerinde yiyen bu<br />
hovardalara İstanbul halkı o güzel espri yeteneğiyle derhâl bir isim<br />
yakıştırı<strong>ve</strong>rmişti: Hacıağa’lar! (67)<br />
Sonsuz Panayır’da İstanbul’un eğlence merkezleri ele alındığı için ister istemez<br />
en çok adı anılan Beyoğlu <strong>ve</strong> özellikle Taksim Gazinosu hakkında İstanbul’un Kuytu<br />
Köşeleri adlı, İstanbul’la ilgili anılarını anlattığı kitabında Aydın Boysan’ın söyledikleri<br />
önemlidir. Boysan, eğlence mekânlarının çeşitlenmesi <strong>ve</strong> Beyoğlu’nun şehrin merkezi<br />
olarak öneminden bahsederken şunları söyler: “Beyoğlu İstanbul’un canı, cennetiydi.<br />
[....] Ya Beyoğlu’na çıktıktan sonra, ne yapılacak? Taksim-Tünel arası, birkaç kez<br />
piyasa... [...] Sonra bir sinema ya da tiyatro... Sonra ya bir pasta ya da bir bira... Sonra da<br />
dönüş... Önceleri, hepsi bu kadardı. Daha sonraki yıllarda program, harcama gücüne<br />
bağlı olarak çeşitlendi, renklendi. Ömrümüzü güzel anılarla bezedi” (109-10).<br />
İstanbul’un eğlence merkezlerinden söz ederken, oluşum sürecini anlattığı <strong>ve</strong> Sonsuz<br />
108