Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
olarak seçtiği yapıtlarında ise Batılılaşma sorunsalını ön plâna çıkardığı, bu sorunsalı ele<br />
alırken, bu sürecin İstanbul’un belli kesimlerinde gündelik yaşantıya nasıl yansıdığı<br />
üzerinde durduğu görülür. Yazarın romanlarında, aile yaşantısı, moda, işçi-iş<strong>ve</strong>ren<br />
sorunu <strong>ve</strong>ya ilişkisi, Batılı aydınlarla İstanbul’lu aydınların İstanbul’un gündelik<br />
yaşantısını nasıl yorumladığı, gözlemlediği <strong>ve</strong>ya algıladığı, değişen mimarî, toplumsal<br />
sınıflar arasındaki geçişlilik, köyden kente göç v.s. gibi birbiriyle <strong>ve</strong> dönemin kültür<br />
tarihiyle doğrudan ilişkili pek çok konu üzerinde durduğu görülür. Bu amaçtan yola<br />
çıkan yazarın, makaleleri, hikâyeleri, tarih üzerine yaptığı çalışmalar <strong>ve</strong> romanlarında,<br />
dönemin siyasal, ekonomik, toplumsal <strong>ve</strong> kültürel olaylarına yaklaşımında eleştirel <strong>ve</strong><br />
eğitsel bir yön vardır. Bundan başka, yazarın romanlarında tarihsel gerçeklik ile kurmaca<br />
arasında kesin ayrımlardan söz etmek zordur. Halide Edib <strong>ve</strong> eserleri üzerine yapılan<br />
çalışmalarda, romanlarında dönemin gündelik yaşantısını yansıtmak istediği <strong>ve</strong> bunu<br />
“gerçekçi” bir biçimde yaptığı söylenmiştir, fakat yazarın romanlarında yansıtılan<br />
“tarihsel gerçeklik” ile kurmaca unsurlar arasındaki ilişki hiç sorgulanmamıştır. Bu<br />
bölümde örnekleriyle gösterilmeye çalışıldığı üzere, Halide Edib’in edebiyatçı kimliği<br />
dışında, bir tarihçi olarak eserler <strong>ve</strong>rdiği, romanlarıyla tarih çalışmaları arasında üslûp<br />
benzerliklerinin yanında, her iki türdeki eserlerinde sorunsallaştırdığı konular ile<br />
gerçekçi roman <strong>ve</strong> tarih üzerine söyledikleri bir arada değerlendirildiğinde, bu iki türü<br />
temelde “gözleme dayanmaları” üzerinden kesin ayrımları olan disiplinler olarak<br />
görmediği sonucuna varıldı. Eserlerinin hemen hepsinde de temelde, Bekiroğlu’nun<br />
sözleriyle, “değişmekte olan sosyal <strong>ve</strong> siyasal şartların belirlediği bir yaşam biçimini <strong>ve</strong><br />
toplumsal yapıyı sorgulamaktadır” (60) şeklinde özetlenebilecek yaklaşımının<br />
sürekliliğinden söz edilebilir.<br />
64