18.05.2013 Views

Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University

Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University

Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler ... - Bilkent University

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ilimsel tarihyazımının mümkün olmadığını—<strong>ve</strong> Hayden White ile Yeni Tarihselcilikle<br />

ilişkisi açısından daha önemli sayılabilecek olan—tarihin bir “seçime” dayalı<br />

olmasından dolayı nesnelliğinden söz edilemeyeceğini yani, “araştırmanın amacının<br />

tarihçinin ilgi <strong>ve</strong> eğilimleri ile belirlendiğini” söylemişti (8-9). Yeni Tarihselciliğin<br />

tarihsel <strong>ve</strong> edebî metne yaklaşımının temelinde, yansıtma kuramı <strong>ve</strong> genel olarak<br />

“gerçekliği” konu edindikleri için, Platon, Aristoteles <strong>ve</strong> daha sonra Nietzsche gibi daha<br />

pek çok düşünürün görüşleri yanında, Bertolt Brecht, Georg Lukács, Roland Barthes,<br />

Michel Foucault gibi düşünürlerin öne sürdükleri görüşleri bulmak mümkün. Fakat,<br />

Yeni Tarihselciliğin edebî metnin incelenmesinde çeşitli anlatı türlerini bir arada ele<br />

almasıyla, düşünsel boyutta kalmış pek çok tartışma konusunun somut bir kullanım alanı<br />

bulduğu söylenebilir ki bu alan edebiyat eleştirisidir.<br />

Yeni Tarihselcilerin tarihle edebiyat arasında buldukları koşutlukların<br />

temellerinin tarihyazımı üzerine yapılan çalışmalarda önceden tartışılan konular olduğu<br />

anlaşılıyor. Bu açıdan, Iggers da, tarihle edebiyat arasındaki ayrımın söz konusu edildiği<br />

çalışmaların somut uygulamalara dönüştüğü evreyi 1960’lardan başlatır <strong>ve</strong> “araştırmanın<br />

amacının tarihçinin ilgi <strong>ve</strong> eğilimleri ile belirlendiği” görüşünün tarih <strong>ve</strong> edebiyat<br />

arasında bugün çoğunlukla kabul edilen koşutlukların temelini oluşturduğunu şu<br />

sözleriyle belirtir:<br />

Son otuz kırk yıldan beri, gittikçe artan sayıda tarihçi bu noktadan yola<br />

çıkarak, tarihin bilimden ziyade edebiyata yakın olduğu kanısına vardı.<br />

Bu düşünce ayrıca, modern tarihsel bilimselliğin dayandığı varsayımlara<br />

meydan okuyordu. Tarihin hiçbir nesnesi olmaması yüzünden, tarihsel<br />

araştırmalarda nesnelliğin olanaksız olduğu düşüncesi gittikçe geçerlilik<br />

kazanıyordu. Buna uygun olarak, tarihçi daima içinde düşündüğü<br />

32

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!