Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMİN TEMEL MESELELERİ<br />
tır (Asalıoğlu, 2003). Mumcu döneminde hazırlanan tasarıya göre,<br />
rektörler beş yıllığına kadrolu öğretim üyeleri tarafından bir defalığına<br />
seçilecekti. Seçimlerde en çok ay alan iki aday YEK aracılığıyla<br />
doğrudan Cumhurbaşkanına sunulacaktı. Fakülte dekanlıkları da<br />
seçimle belirlenecekti. Bu tasarı ve daha sonraki Milli Eğitim Bakanı<br />
Hüseyin Çelik tarafından hazırlanan tasarı, hükümet ve YÖK arasındaki<br />
uyuşmazlık sonucu bir kanuna dönüşmemiştir.<br />
Mevcut yükseköğretim sisteminde, eğitim eyleminin en önemli<br />
özneleri olan hem öğretim üyeleri hem de öğrenciler ve halk (veliler)<br />
doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda karar verme ve bunu<br />
uygulama özgürlüğünden yoksundurlar. YÖK, daha sonra değinilecek<br />
katsayı sorunu gibi konularda halkın isteklerini ve bu konudaki<br />
şikayetlerini dikkate almamıştır. YÖK bürokrasisi, aşırı yetkilerle<br />
donatıldığı için, eğitimin özneleri, kendi hayatlarını ilgilendiren<br />
eğitimle ilgili konularda karar alma hakkı ve şansından yoksundur.<br />
YÖK’ün merkeziyetçi yapısını dönüştürmenin hedefi, eğitim öznelerini<br />
karar verici konumuna taşımak olmalıdır. Bunun pratik bir yolu,<br />
halk tarafından seçilmişlerin yükseköğretim yönetiminde daha belirleyici<br />
olmasıdır. Daha önce işaret edildiği üzere, Amerika <strong>Bir</strong>leşik<br />
Devletleri’nde ve Avrupa’da halk tarafından seçilmişler yükseköğretim<br />
yönetiminde etkindirler.<br />
YÖK kararları, Milli Eğitim Bakanının onayına tabi değildir. Halkın<br />
seçtiği siyasi liderler, YÖK üyelerinin 1/3’ünün belirlenmesinde<br />
etkili olsa bile YÖK kararlarında söz sahibi değildir. Sözgelimi,<br />
üniversite giriş sınavı konusunda MEB ile YÖK’ün işbirliği 1973<br />
yılı ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 31. maddesinde<br />
“hangi yükseköğretim kurumlarına, hangi programları bitirenlerin<br />
girecekleri, giriş koşulları MEB ve YÖK işbirliği” ile belirlenmesi<br />
öngörülmekteyken, MEB ile YÖK arasında yıllardır süregelen çatışmalar<br />
bunun gerçekleşmesini engellemiştir. Üniversiteler ve YÖK’ün<br />
yönetim anlayışı, şeffaflık ve katılımcılık üzerinden şekillenmelidir.<br />
Bu nedenle, şeffaflığı sağ layacak iç ve dış denetim mekanizmaları<br />
kurulmalıdır.<br />
<strong>Yükseköğretim</strong> sistemindeki katılık ve merkeziyetçilik dolayısıyla,<br />
yükseköğretim kurumları arasında farklılaşma çok azdır (World<br />
165