Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMİN TEMEL MESELELERİ<br />
vs.) ve hayat boyu öğrenim çerçevesinde mesleki bilgilerini güncellemek<br />
isteyenlerin seçtiği bir kurum olmalıdır. Bologna Süreci Durum<br />
Değerlendirme Raporu 2005-2007’ye göre, Türk yükseköğretiminin<br />
Bologna sürecindeki performansının en düşük olduğu alan, yaşamboyu<br />
öğrenmedir ve Bologna Sürecine dâhil ülkelerin ortalamasının<br />
altındadır (Department for Education and Skills, 2007).<br />
Yaş gruplarına göre okullaşma oranları incelendiğinde, hayat<br />
boyu öğrenmenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. OECD ülkeleriyle<br />
kıyaslandığında, Türkiye’de özellikle 20 yaş üstü nüfusun okullaşma<br />
oranı çok düşüktür ve yaş ilerledikçe bu oran düşmektedir (OECD,<br />
2007). Türkiye’de üniversiteye giriş sınavı sisteminin en sorunlu<br />
alanlarından biri, özellikle 20 yaş üstü nüfusun yükseköğretime girmesini<br />
adeta imkânsız kılmasıdır. <strong>Yükseköğretim</strong> almak isteyen bir<br />
öğrenci, 17 yaşındaysa 2–3 yıl üst üste dershaneye giderek üniversite<br />
sınavına hazırlanabilmektedir. Oysa örneğin 25 yaşına gelmiş, evli<br />
ve bir işte çalışan biri için 2–3 yıl dershaneye gitmek mümkün değildir.<br />
<strong>Yükseköğretim</strong>in toplumun her kesimine hitap edebilen bir<br />
yapıya dönüştürülmesi elzemdir. Zira belli bir konuda bilgisini derinleştirmek<br />
isteyen herkese yükseköğretime gidebileceği kanalları<br />
canlı tutmak, üniversite ile toplum arasındaki ilişkileri sağlamlaştıracaktır.<br />
Böylece üniversite, toplumun her kesimini kucaklayacaktır.<br />
Uzun vadede bütün yükseköğretim kurumlarına her kesimden ve<br />
her yaş grubundan öğrencilerin gelebilmesi sağlanmalı; kısa vadede<br />
ise Açıköğretim Fakültesi ve diğer açıköğretim sağlayan kurumların<br />
bir kısmı, üniversite sınavını kazanamayanların tercih ettiği bir kurum<br />
olmaktan çıkarılıp, hayat boyu öğrenme çerçevesinde faaliyet<br />
gösteren kurumlara dönüştürülmelidir.<br />
Açıköğretim Fakültesi, kendi kararlarını kendisi veren bağımsız<br />
bir üniversiteye dönüştürülmelidir. Böylece, bir imaj değişikliğine<br />
gitmesi mümkün olacaktır. Yeni kurulan üniversitenin adı, Açık Üniversite<br />
olabilir. Bu genişleme, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi’ne<br />
de yeni bir imaj kazandıracaktır. Anadolu Üniversitesi toplumumuzda,<br />
genelde sadece uzaktan eğitim veren bir kurum olarak algılanmaktadır.<br />
Uzaktan eğitim programlarının değişik üniversitelerce verilmeye<br />
başlanması ve böylece çeşitlenmesi, bu programları rekabete<br />
205