Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİM<br />
Amerikan eğitiminin oldukça başarılı olduğu bir dönemdir ve federal<br />
hükümetin bu başarıdaki rolü küçümsenemez. Oysa artık, son<br />
yıllarda yükseköğrenim bireysel bir mal olarak görülmektedir. Bununla<br />
birlikte, asıl finansal sorun, devletten alınan karşılıksız burs<br />
ve mali desteklerden, bankadan alınan borç ve kredi sistemine geçilmesidir.<br />
Bu sistem, öğrencilerin yıllarca bir bankaya borçlu kalmalarını<br />
doğurmaktadır. <strong>Yükseköğretim</strong>, klasik anlamda daha iyi bir<br />
konuma doğru bir merdiven olmaktan ziyade, borç batağı anlamına<br />
gelmektedir. 5 Eyaletler öğrencileri bankalara karşı borçlandırmaktadırlar.<br />
Öğrencilerin borçları faizden dolayı yıllarca artmaktayken,<br />
bankalar eyalet ve öğrenci üzerinden sürekli kazanmaktadır. Mevcut<br />
borçlandırma sistemi, Amerikan yükseköğretiminde fırsat eşitliğini<br />
ortadan kaldırmıştır. Çünkü borç batağına batmak istemeyen veya<br />
buna cesaret edemeyen dar gelirli öğrenciler, yükseköğretime başvurmak<br />
istememektedirler. 6<br />
Yarı-zamanlı Öğretim Elemanları (Adjunct): Amerika’da yarı zamanlı<br />
öğretim elemanlarının sayısının ciddi anlamda artmasının,<br />
bir kurum olarak üniversitenin zayıflaması anlamına geldiğinden<br />
endişe edilmektedir. Amerika’da 1970’de yarı zamanlı öğretim elemanı<br />
oranı % 22 iken, bu oran 1995’e gelindiğinde % 41’e yükselmiştir<br />
(Gregorian, 2005). Amerika Eğitim Bakanlığı verilerine göre<br />
bu oran, 2005 itibariyle, % 47.5’e yükselmiştir. 2005 Kış döneminde<br />
5. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde edebiyat ve kültür çalışmaları profesörü olan Jeffrey Williams,<br />
15 yıl önce tamamladığı lisansüstü eğitimi için bankaya halen her ay 600 dolar ödemekte<br />
ve kalan borcunun 9.000 dolar olduğunu ifade etmektedir. Williams borcunu ödeyen yüz<br />
milyon öğrenciden sadece biridir. Kendi borçlarını bitirmemiş olan Williams ayrıca kızlarının<br />
borcunu ödemekle meşguldür. Williams’a göre, borç basitçe bir finans meselesi değildir; borç,<br />
daha ziyade, bir pedagoji biçimidir (Williams, 2006). Yani, borç basitçe yükseköğretimin haricinde<br />
bir şey değil, yükseköğretimde insanların eğitim tecrübelerini derinden şekillendiren ve<br />
“terbiye eden” bir mekanizmadır.<br />
6. Amerikan eğitimindeki bu finansal sorunun çok önemli siyasal sonuçları vardır. Amerikan<br />
yükseköğretiminin pahalı olmasının ve orduya yazılanların yükseköğrenim için burs alabilmelerinin<br />
bir sonucu olarak, yükseköğretime güç yetiremeyen kesimin önemli bir kısmı, bir yükseköğretim<br />
kurumuna gidebilmek uğruna orduya yazılmaktadır. <strong>Bir</strong> başka deyişle, Amerikan<br />
ordusunun insan kaynağının önemli bir kısmı, Amerikan yükseköğretimindeki çelişkilerden<br />
beslenmektedir. Şayet Amerika’da yükseköğrenim yoksul öğrenciler için daha kolay erişilebilir<br />
hale gelirse, Amerikan ordusu ciddi anlamda bir personel sorunu yaşayacaktır. Amerika’nın<br />
küresel ölçekte orduya olan ihtiyacı düşünüldüğünde, yükseköğretimdeki mali sorunların federal<br />
hükümet tarafından çözülmesinin yapısal olarak mümkün olmadığı anlaşılacaktır.<br />
94