28.04.2015 Views

Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA

Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA

Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİM<br />

şeklinde bir uygulama dünyada yoktur. Türkiye’de üniversite özerkliğinin<br />

yanlış anlaşılması, üniversitenin topluma karşı hesap vermez<br />

tavrını güçlendirmiştir.<br />

Üniversitelerde her türlü personel istihdamı, rektörlerin isteğine<br />

ve inisiyatifine göre gerçekleşmektedir. Özellikle akademik personel<br />

istihdamında ulusal ve kurumsal düzeyde beklenen ölçütler ve öncelikler<br />

geliştirilememiştir. <strong>Yükseköğretim</strong> programları, toplum ve<br />

piyasanın ihtiyaçları temelinde açılmaktan ziyade, plansız ve rastgele<br />

açılmaktadırlar. Üniversiteler arası alanlar ve disiplinler arası ortak<br />

araştırmalar, istenen düzeyde değildir. Araştırmalarda ülkenin ihtiyaçları<br />

göz ardı edilmekte; araştırmalar, genelde, yayın yapmak için<br />

bir araç olarak kullanılmaktadır. Üniversitenin devlet kurumları,<br />

sanayi ve toplum ile ilişkileri çok zayıftır. <strong>Yükseköğretim</strong>de yaygın<br />

olarak kullanılan öğretim yöntemleri, etkin olmaktan çok uzaktırlar.<br />

Üniversiteler, üniversite önünde yıllarca bekleyen yüz binlerce öğrenciye<br />

karşı duyarsız kalmışlardır.<br />

Türkiye’de öğretim üyeleri bizzat kendi içlerinde, farklılıklara<br />

karşı hoşgörülü olma kültürünü geliştirememişlerdir. Üniversite<br />

idarecilerinin ve öğretim üyelerinin bir kısmı, yasakçılığın en büyük<br />

savunucuları olmuş ve akademik özgürlüğün kısıtlanması gerektiğini<br />

açıkça ifade etmişlerdir. Demokratik sürece yapılan hukuk dışı<br />

müdahaleler, en başta kimi öğretim üyesi ve üniversite idarecileri<br />

tarafından alkışlanmıştır. Üniversitelerde farklı düşünen ve bunu<br />

yazılı ya da sözlü olarak ifade eden akademisyenler cezalandırılmaktadır.<br />

Rektörlerin geniş yetkilerle donatılması ve buna karşılık, geniş<br />

yetkileri dengeleyecek bir hesap verme mekanizmasının olmaması,<br />

öğretim üyelerini rektör karşısında güçsüz kılmıştır. Üniversiteler<br />

arasında öğretim üyesi hareketliliği çok az olup, birçok akademisyen<br />

lisans ve lisansüstü eğitimini gördüğü üniversiteden öğretim üyesi<br />

olarak emekli olmaktadır.<br />

Türkiye’de yükseköğretimin en zayıf olduğu alanlardan biri, yaşam<br />

boyu öğrenme anlayışının yeterince gelişmemiş olmasıdır. Üniversiteler,<br />

adeta 18–25 yaş arasındaki gençlere hitap eden ve yetişkin<br />

nüfus ile hiçbir şekilde diyalogu olmayan kurumlar görüntüsündedir.<br />

Hâlâ çevrimiçi lisans ve yüksek lisans programı olmayan birçok üni-<br />

212

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!