Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YÜKSEKÖĞRETİM: KAVRAMSAL ÇERÇEVE<br />
teleri, üniversite ile toplum arasında güçlü bağlar kurabilmiş ve endüstri<br />
ile tarım arasındaki bağlantıları güçlendirmişlerdir (Altbach,<br />
1999). Dahası, lisansüstü eğitim yapan fakülteler kurulmuştur. 20.<br />
yüzyıla girildiğinde, araştırma ve hizmet yönü güçlü kurumlara sahip<br />
Amerika <strong>Bir</strong>leşik Devletleri, Alman üniversitelerinin yerini almaya<br />
başlamış (Wittrock, 1993) ve ABD, özellikle İkinci Dünya Savaşında<br />
bilimin pratik yönünü etkin bir şekilde kullanmıştır.<br />
Modern üniversite farkı ülkelerde çeşitli şekillerde örgütlenmiştir<br />
ve toplum, devlet ve iş dünyasıyla farklı ilişkiler kurmuştur. Bundan<br />
dolayı, modern üniversite fikrinin ne olduğuna dair bir uzlaşı olduğunu<br />
söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte, modern dönemde<br />
karşımıza çıkan ve evrensel bir ideal olarak kabul edilen üniversite<br />
fikrinin üç esas noktası olduğu söylenebilir (Wittrock, 1993). <strong>Bir</strong>incisi,<br />
üniversite insan bilgisinin tümüyle ilgilenir. İkincisi, üniversite<br />
hakikatin bağımsız bir şekilde araştırıldığı yerdir. Üçüncüsü, üniversite<br />
değişik alanlardan temsilcileri de barındıran ve kendi kendini<br />
yöneten bir kurumsal yapıya sahiptir. Özellikle 20. yüzyılın sonlarına<br />
gelindiğinde, bilhassa Amerika’da ve Amerika etkisindeki ülkelerin<br />
bir kısmında, küreselleşme, şirketleşmecilik-işletmecilik (managerialism)<br />
ve piyasalaşmayla (marketizasyon) birlikte, üniversite denen<br />
kurumun tek bir fikir etrafında örgütlendiğini ve düzenlendiğini<br />
söylemek artık mümkün değildir. Serbest piyasacı yaklaşımın egemen<br />
olmasıyla, kimi ülkelerin yükseköğrenim politikalarında “devlet”<br />
yerine “piyasa” ikame edilmiştir. Öğrenciler artık “müşteri”ye<br />
(customer), öğretmenler “tedarikçi”ye (provider) ve öğretme/öğrenme<br />
ilişkisi, satıcı ile alıcı arasındaki “gizli bir sözleşme”ye dönüşmüştür<br />
(Peters, 2007). Tabii ki bu eğilimler dünyanın her yerinde aynı<br />
şekilde hissedilmemektedir. Her ne kadar üniversiteler özel kaynak<br />
yaratma konusunda teşvik edilse de, Avrupa ülkelerinin çoğu, yükseköğretimi<br />
hâlâ bir kamu hizmeti olarak sunmaktadırlar. 2003 itibariyle,<br />
Avrupa <strong>Bir</strong>liğine üye 27 ülkenin yükseköğretim ödeneklerinin<br />
% 79,9’u kamusal kaynaklardan karşılanmıştır (Eurydice, 2008).<br />
2.2. Akademik Özgürlük, İdari ve Mali Özerklik<br />
Üniversite, bağımsız araştırmaların yapıldığı yer olarak nitelendirilmiştir.<br />
Bu nitelik aynı zamanda sınırlama olmaksızın öğretme<br />
47