Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Türkiye'de Yükseköğretim: Karşılaştırmalı Bir Analiz - SETA
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YÜKSEKÖĞRETİM: KAVRAMSAL ÇERÇEVE<br />
güçlendirilmesi olarak sıralanabilir (Gumport, 2000). Son yıllarda<br />
özellikle Amerika’da ortaya çıkan genel eğilimle birlikte, yükseköğretimin<br />
toplumsal bir kurum olarak görülmesinden, bir endüstri<br />
olarak görülüp tanımlanmasına geçiş sözkonusudur. Buna göre yükseköğretim<br />
kurumları, ekonomik bir sektör olarak görülmeye başlandı.<br />
Böylece üniversiteler, mal ve hizmet üretimi yoluyla ekonomiye<br />
katkı yapan kurumlar olarak tanımlandı. Bu durum elbette uzun<br />
bir sürecin sonucu olarak ortaya çıktı. <strong>Bir</strong> başka ifadeyle, çok uzun<br />
yıllar boyunca bir kamu hizmeti olarak görülen ve devlet tarafından<br />
finanse edilen yükseköğretim, artan talep ve harcamalarla beraber,<br />
hükümetler masrafların bir kısmını öğrencilerden karşılamayı tercih<br />
etmeye başlamışlardır.<br />
Çin’de üniversite öğrencisi sayısı 1998’den 2004’e kadarki sürede<br />
neredeyse iki katına çıkmış, buna karşılık, 1990’dan 2001’e kadarki<br />
sürede yükseköğretim harcamalarının kamu tarafından finanse edilen<br />
kısmı % 99’dan % 55’lere düşmüştür (Bollag, 2007). Amerika ve<br />
Japonya gibi ülkeler öğrenciyi yükseköğretim finansmanına ortak<br />
ederek, yükseköğretimdeki okullaşma oranını artırmışlardır. Nitekim<br />
Japonya, Avustralya ve Amerika’da yükseköğretim harcamalarının<br />
% 50’sinden fazlası özel sektör tarafından karşılanmaktadır.<br />
Avrupa ülkelerinin hemen tamamında yükseköğretim hâlâ bir kamu<br />
hizmeti olarak görülmekte ve ağırlıklı olarak devlet tarafından finanse<br />
edilmektedir. Avusturya, Danimarka, Norveç ve Portekiz gibi ülkelerde<br />
yükseköğretim harcamalarının % 10’undan az bir kısmı özel<br />
sektör tarafından karşılanmaktadır. Finlandiya ve İsveç gibi nüfusu<br />
nispeten az olan ülkeler ise, eğitime çok büyük miktarlarda kamu<br />
harcamaları yapmışlardır ve bu ülkelerde yükseköğretimde okullaşma<br />
oranları Amerika’dan daha iyi durumdadır (Labi, 2006).<br />
Eğitimin bir hizmet mi yoksa mal mı olduğu konusundaki tartışmalarda<br />
iki uç eğilim ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi,<br />
eğitimin kamu tarafından sunulması gereken bir hizmet olduğunu<br />
savunurken, diğer bir grup günümüz koşullarında eğitimin bir mal<br />
olarak tanımlanabileceğini, bunu satın almak isteyenlerin de bedelini<br />
ödemesi gerektiğini savunmaktadır. <strong>Bir</strong>eyler kendi geleceklerine<br />
yatırım yaptıklarından, bu bireylerden harç alınması gerektiği dü-<br />
65